Sus dedi adam ansızın,
sus…
Sağ elinin işaret parmağını burnunun ucuna
götürerek…
Sus dedi…
İşaretini aldım,
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Şiiriniz ödül almış film ve roman tadında son satırları okurken devamı varmış gibi bir hisse kapıldım elinize ve yüreğinize sağlık...
Hayat bence her zaman her saniye birşeyler alıyor zaten.. hayat zamanı alırken seyırcı mı kaldık?eğer seyırcı kaldıysak biz de en az hayat kadar sucluyuz.Vermemek ıcın ne yaptık ? bunu herkesin bir kere düşünmesi gerekiyor...
Sus dedi adam…
İşaret parmağına alev alev nefesini üfleyerek…
Yırtma yüreğimi tekrar… Hatırlatma sevgi selini…
Sürüklendiğim sevgiyi anımsatma bana…
Kayıp yıllarımı isteyemem senden…
Kaybolduğum kayıplarda, kaçaklıklarda, bir nefes alma hakkımı ver…
Sn:Yılmaz vurgun yemiş bir yüreğin sesi,tekrar ayağa kalkma çırpınışı ve yorgunluğu...
içinde derininde duygusal bir yoğunluk taşıyan çalışmanızı beğeniyle okudum,tebrik ediyorum ve antolojime alıyorum ,saygılarımla
Sus dedi adam, işaret parmağını burnunun üstüne götürerek…
Ansızın uyandı rüyadan…
Ter içindeydi...
Bedeninin şekli terleriyle yatak çarşafına yapışmıştı…
Görüşmek üzere dedi, bunu unutma E’ mi…
Tan alacapembe şafağa atmıştı kendini…
Sabah oluyordu….
Kentin bir yerlerinde güneş doğuyordu…
Uzun bir alacakaranlık geceydi ve adam zorlu bir gece geçirmişti…
İçinden nefretle sus demek istedi…
Bu hayat benden aldıklarını bana geri verecek dedi…
VAY BE ....İYİ Kİ GELMİŞİM GECENİN BU YARISINDA BU GECE YARISI ŞİİRİNE.....HARİKAYDI VALLA........ŞİMDİ VURMAK VARDI YA SANDAL BARINAĞINA BU GECE YARISI..........BOŞVER ŞİİRİN TADI KALSIN DAMAĞIMDA.........SAYGILAR
Duygulu ve anlatım mükemmeldi,tebriklerimle saygılar.
SENSIZ GÜLEMEYİ UNUTTU BU GÖNÜLL
GEL EY NAZLI YAR GEL
GÜLLER SOLDU
YILDIZLAR SÖNDÜ
GEL EY NAZLI YAR GELL...........BEYAZ İNCİ...
inşallah hayat verir sizden aldıklarını sayın şair
sayın Yılmaz,
Düş yada gerçek çok güzeldi anlatım ve duygu... Aşk her şeyi göze almaktır, öncelikle yanmayı... Kutluyorum sizi saygılar
Bir hiçliğimi düşün…
Bir hiçliğini düşün…
Yeni aşk tam bir bütün…
Ben,
seni boş vermişim…
Sensiz yaşamı öğrenmişim...
Gülüşlerimi karşıma çıkıp da alma…
Bu bir yeni aşk bebek,
gülüşü,
sessiz,
sakin,
dupduru,
ama
bir panter yavrusu…
kutluyorum yazan güzel yüreği..
namık cem
yüreğiniz susmasın yeterki sayın şairim
Bu şiir ile ilgili 9 tane yorum bulunmakta