Tan Alacapembe Şafağa Atmıştı Kendini…

Mustafa Yılmaz 4
765

ŞİİR


17

TAKİPÇİ

Tan Alacapembe Şafağa Atmıştı Kendini…

Sus dedi adam ansızın,
sus…
Sağ elinin işaret parmağını burnunun ucuna
götürerek…

Sus dedi…
İşaretini aldım,
cevap hakkımı kullanarak,
konuşmak istiyorum dedi…

Bana aşkı öğrettin…
Bana sevmeyi öğrettin…
Severek acı çekmeyi öğrettin…

Binlerce yıla bedel olan aşkla yaşamı öğrettin…

Binlerce yıl yetecek aşkta nefes almaları öğrettin…

Sevmeyi sevilmeyi öğrettin…
Severek ölmeyi ezberlettin bana…
Sevgimi ceplerine doldurup,
eksik hayatı hediye ettin bana…

Çalıntı yıllarla yaşattın beni…
Bunun adına aşk dedim…
Sevmek dedim…
Acıların ardına sığan, binlerce cümleyi ezberlettin…
Ezberlerimi bozdurdun…
Acıyı,
ayrılığı,
severek gidişleri,
ezberlerimi bozarak öğrettin…

Oysa yetimdi sevgi…
Sevmeye,
sevilmeyi öğrettik…
aşkı tanıttık birbirimize…

Yıllarca süren yaşamımı aldın…
Sevgi dedim adına, acısıydı, tatlısıydı yaşamın tümü sevgide…

Sus dedi adam…
İşaret parmağına alev alev nefesini üfleyerek…
Yırtma yüreğimi tekrar… Hatırlatma sevgi selini…
Sürüklendiğim sevgiyi anımsatma bana…

Kayıp yıllarımı isteyemem senden…

Kaybolduğum kayıplarda, kaçaklıklarda, bir nefes alma hakkımı ver…

Adını hatırlatma bana…
Körfezin akıntılı sularına bıraktığım O, isminin ardından koşturtma beni…

Unutulduk dedik adına…
Unutuldu bu yaşam deyip, kırmızı çizgi çektik, adlarımızın yan yana yazıldığı sayfalara…

Masum aşklara bıraktık kendimizi…

Unutulmadı,
şimşekle dans edişlerimiz,
unutulmadı,
son dansın ritimleri…

Bir mezarlık taşı şimdi, isimsiz taşların altında gömülü kalan bedenlerimiz…

Hayat dar zamanlar hediye etti bize…
Hayat yoksulluğu öğretti bize…
Şimdi işaret ederek karşıma geçmeye ne hacet…

Sus sadece hıçkırışlarımı dinle..

Bir beden titriyor… Bir beden var olma savaşında…
Unut dediğin günleri tarih yazmadı…
Geçmedi yüz yıllar…

Bak erguvanlar kaçıncı açışında…
Çiçek döküşünde…
Bir masal ülkesinde söylenen hikâyelerde şimdi adsız anılarımız…

Bir beden sallanıyor…
Bir beden tutunuyor kulpsuz kapılara…
Son dansın son mumu söndü…
İs kokuyor aldığımız nefesler…
İs kokuyor senden geri kalan çeyrek yaşam…

Bak zaman gece yarısı denen on ikiye, altı çeyrek var…
Sabaha ise çok çeyrek vakit var…

Uzun etme gecelerimi…
Senden anı bekleyen bir yürek yok artık…
Bir masal dinleyecek çocuk da yok artık…

Sahipsiz mezarlarda yatan bir yorulmuş aşk var şimdi…

Sus dedi adam…
Sadece kendi düşüncelerinde kal….
Sadece kendi çıkmazlarında dolaş….
Bu aşk senden sonra bende kaldı,
sahipsiz,
kör bir anı boşluğuyla…

Yollar karanlık…
Köşe başlarında lambalar yanmıyor.
Kuytular bu aşkın tek başına dolaştığı…
Bir zincir bu,
sırtıma sırtıma vurulduğum…

Bu hayat sensiz zorlu kaldı bende…
Ama
biraz da acımasız da olsa
sensiz bitiyor…

Sus…
Sadece sus…
Gecenin büyüsünü bozma…
Gecenin sessizliğini bozma…
Yeni aşka çarpan yüreğimin ritimlerini bozma…
Bu senin darmadağın ettiğin yürek bu… Ezme… Ezilmesin “O…”

Bunun affı yok… Özrü hiç yok… Beni anladın mı?
Beni anlayabildin mi? Sen affı başka yerlerde ara…
Sensiz zor tutunuyorum.
Sensiz zor dönüşüyorum.
Acının kökünü kazıyorum…
Bir çocuk gibi gülmeyi yeniden öğreniyorum…

Sus…
Gülüşlerimi koparma benim…
Ezberlerim bozuldu…
Yeni aşk ezberlerime dinamit attı…
Yeniden öğreniyorum gülmeyi…

Bir hiçliğimi düşün…
Bir hiçliğini düşün…
Yeni aşk tam bir bütün…
Ben,
seni boş vermişim…
Sensiz yaşamı öğrenmişim...
Gülüşlerimi, karşıma çıkıp da alma…

Bu bir yeni aşk bebek,
gülüşü,
sessiz,
sakin,
dupduru,
ama
bir panter yavrusu…

Boş vermişim sensiz yaşananlara…
Boş vermişim senli yaşananlara…
Ve
Merhaba demeyi öğrenmişim yeni aşka…
Bir çeyreklik, son çeyreklik yaşam için…

Seni de boş vermişim aşk…

Sus dedi adam, işaret parmağını burnunun üstüne götürerek…
Ansızın uyandı rüyadan…
Ter içindeydi...
Bedeninin şekli terleriyle yatak çarşafına yapışmıştı…
Görüşmek üzere dedi, bunu unutma E’ mi…

Tan alacapembe şafağa atmıştı kendini…
Sabah oluyordu….
Kentin bir yerlerinde güneş doğuyordu…
Uzun bir alacakaranlık geceydi ve adam zorlu bir gece geçirmişti…

İçinden nefretle sus demek istedi…
Bu hayat benden aldıklarını bana geri verecek dedi…

İzmir…

Mustafa Yılmaz 4
Kayıt Tarihi : 28.4.2009 10:49:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Sevil Ateş
    Sevil Ateş

    Şiiriniz ödül almış film ve roman tadında son satırları okurken devamı varmış gibi bir hisse kapıldım elinize ve yüreğinize sağlık...

    Hayat bence her zaman her saniye birşeyler alıyor zaten.. hayat zamanı alırken seyırcı mı kaldık?eğer seyırcı kaldıysak biz de en az hayat kadar sucluyuz.Vermemek ıcın ne yaptık ? bunu herkesin bir kere düşünmesi gerekiyor...

    Cevap Yaz
  • Canan Ereren
    Canan Ereren

    Sus dedi adam…
    İşaret parmağına alev alev nefesini üfleyerek…
    Yırtma yüreğimi tekrar… Hatırlatma sevgi selini…
    Sürüklendiğim sevgiyi anımsatma bana…

    Kayıp yıllarımı isteyemem senden…

    Kaybolduğum kayıplarda, kaçaklıklarda, bir nefes alma hakkımı ver…

    Sn:Yılmaz vurgun yemiş bir yüreğin sesi,tekrar ayağa kalkma çırpınışı ve yorgunluğu...

    içinde derininde duygusal bir yoğunluk taşıyan çalışmanızı beğeniyle okudum,tebrik ediyorum ve antolojime alıyorum ,saygılarımla

    Cevap Yaz
  • Özay Sağlam
    Özay Sağlam

    Sus dedi adam, işaret parmağını burnunun üstüne götürerek…
    Ansızın uyandı rüyadan…
    Ter içindeydi...
    Bedeninin şekli terleriyle yatak çarşafına yapışmıştı…
    Görüşmek üzere dedi, bunu unutma E’ mi…

    Tan alacapembe şafağa atmıştı kendini…
    Sabah oluyordu….
    Kentin bir yerlerinde güneş doğuyordu…
    Uzun bir alacakaranlık geceydi ve adam zorlu bir gece geçirmişti…

    İçinden nefretle sus demek istedi…
    Bu hayat benden aldıklarını bana geri verecek dedi…
    VAY BE ....İYİ Kİ GELMİŞİM GECENİN BU YARISINDA BU GECE YARISI ŞİİRİNE.....HARİKAYDI VALLA........ŞİMDİ VURMAK VARDI YA SANDAL BARINAĞINA BU GECE YARISI..........BOŞVER ŞİİRİN TADI KALSIN DAMAĞIMDA.........SAYGILAR

    Cevap Yaz
  • Ayşe Bakkalcı
    Ayşe Bakkalcı

    Duygulu ve anlatım mükemmeldi,tebriklerimle saygılar.

    Cevap Yaz
  • Beyaz İnci
    Beyaz İnci

    SENSIZ GÜLEMEYİ UNUTTU BU GÖNÜLL
    GEL EY NAZLI YAR GEL
    GÜLLER SOLDU
    YILDIZLAR SÖNDÜ
    GEL EY NAZLI YAR GELL...........BEYAZ İNCİ...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (9)

Mustafa Yılmaz 4