‘öyle derin ki gözlerin’ ne takatim
yeter ne melâlim seyretmeye
yazın sunağında en şifâlı mevsim
göğsünden bir yatağı gibi belirse
ürpermiş teninden güllere değin
titreyerek yeşil ve pak süzülse
sesleri sakin yerinde belirdi ve
kapandı kendiliğin gizlediği
esrarlı bahçelerin üzerine
görünmeze açık olan metin
hissin meczup ısrarına çağırıyor
diye usulca böldüğü sular
birlikte bahşedilmiş râyihâsında
bütün siyâhlığıyla açılan girdap
ve daimî devinimlerinden bitap
düşmüş gözkapaklarının ardında
birden beliriveren duyuları kuşku
içinde yalnız sezdiği saf hilkat
çiçeklenen seyr değil mesttir
burada, müzmin ve ketum sessizliği
yazın, o her şeye evvel muktedir
fakat hiç duyulmamış tebliği
‘fecre andolsun’ ki ve ‘on geceye’
ve niçin o beldeye ezelden âşinâ
siyâh akıntının ortasında kalp
uğultusunun can uğultusuna
dönüştüğü mihrâbın ardına
kapanan karanlığa bitap
düşen taşların birlikte
akıp gelmesi sana bir selâm
utancın büründüğü tesir
içinde yatan ateşîn
korunun seması gecenin
belirsiz izlerini gören bir
sesleniş üzerine kendi
gölgesi çitlerle çevrili iki
duyduğun o saf matem elbet
sükûnet ettiğin âna dek, zira
olan her şey onulmaz bir yara
içinde kaldı, şimdi yalnız seyret
diye akşam olmakta, güller
vehmettiğin sözlere dek
çocukluktan biçilmiş ipek
bir elbise giyiniyor karanlığı
güneşin orada iristen el aldığı
daimî bir sır gibi belirmiş pek
korkunç saatin ardında akan
tûbâ yahut ophelia temmuz
sanki şu andan sonra ses
yolculuk değil yolun kendisi
vera henüz şimdiden ötesi
görünmeyen söz ve kafes
içinde duran gösterişsiz
arada ayrılıyor kendinden
‘On ne voit rien, que ce qu'il importe si peu de voir.
Rien, et cependant on tremble.’
Henri Michaux
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!