Talan Mevsimi Şiiri - İlhami Gelen

İlhami Gelen
60

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

Talan Mevsimi

ilk defa senden ayrılıyordum ana
bilmediğim bir kente götürecekti babam
öğrendiğim vefayı,usul dolu şefkatimi
ve ekmeğim gibi paylaştığım sevgimi
yüreğim dahil bütün yanlarımı
sana bırakıyordum ana.

yani güneşin erken doğup,
erken gizlendiği dağların ardına
yani menekşelerin erken devşirdiği,
yani lalelerin kırmızı mendil salladığı
yamaçlara bırakıyordum sevdalarımı.

çocukluğumu yaralıyordu her adım atışım
acı bir hatırayı uyandırırdı bende.
ayrılığın buğusunu taşıyordu gözlerim
o günün hesap defterinde,
bir ayrılık türküsünü çığırıyordu yüreğim
o günün gönül defterinde.
korkuyordum ana korkuyordum,
boşalırcasına akan gözyaşlarıma
sevgi ve sevdadan yana ne varsa alıp götürecekti
usulca akan ırmakların
sürüklediği bir kuru yaprak gibi....

inan ana
ölüm kadar acı,
yarım kalan bir sevda gibi
sancıydı bu ayrılık.
gideceğim yeri bilmediğim için
dünyanın sonu zannetmiştim
oysa yatılı bir mektebe götürecekti babam..

sürüyü kurda kaparken
zoraki bir ayrılığın ardından
başka bir ayrılıktı bilir misin ana
ilk defa senden ayrılıyordum
ilk defa doğduğum yeri terk ediyordum
ilk defa solgun yüzümden eksik olmayan
gülüşlerimi sana,
beni yalnız bırakan esmer tenli
vefasız çocuklara,
ve puşili aşiret kızlarına bırakıyordum.
dağların eteklerindeki yaban güllerine
lalelere papatyalara ve kır çiçeklerine de
bırakmıştım o gülüşlerimi,
bensiz savrulacaklar bundan böyle
soluğumu bıraktığım rüzgarlarda.

hatırlar mısın ana
bir hazan günüydü,
ıslık çalan kavaklar
mahzun olan gazeller
ve yapraklarını kederden döken meşeler,
hüznümü taşıyordu gizemli halleriyle
o gün senden bana hatıra kalan
ve ellerinle dokuduğun,
sevgi yumağıyla ilmeklenen heybeydi yoldaşım.
bir de boynumda eksik etmediğim hamailim vardı
törece uğur getirirdi ya ana,
onu da bir sokak kavgasında
serserilere kaptırmıştım.
vadi boyunda topladığım cevizleri
heybeme doldurmuştun
o heybede seni görüyordum,
babamı görüyordum
toprak damımızı görüyordum
ve karayazılı memleketimi görüyordum.
sen kokuyordun,
babam kokuyordu
hasret kokuyordu,
ve memleketim kokuyordu
her bakışımda seni bana getiriyordu
her bakışımda beni dağların ardına götürüyordu ana.

beklenen an geldi
ayrılık rüzgarları acımasızca dövüyordu gövdemi,
o güne kadar çıplaklığım tümüyle örtülmedi
komşu köyde ölen birinin
pantolonunu giydirdiler bana,
beritanlı bir kızdan yelek aldılar emanetten
toprağı bol olsun,
çok sonradan duydum ki
Azrail erken çökmüş çadırlarına.
ilk defa çıplaklığım tümüyle örtülüyordu
zoraki bir ayrılığın ardından
bir ölüyü örten kefen gibi

bilir misin ana
artık çıplaklığıma bakıp,gülemeyecekler
Beni yalnız bırakan, esmer tenli vefasız çocuklar
artık bana bakıp,
fakirliğin gözü kör olsun
diyemeyecek aşiret kızları
ve sen üzülmeyeceksin inan ana.

ah anam ah!
ağlama diyordun sızlama diyordun,
ben ağlamayayım kimler ağlasın
ben sızlamayayım kimler sızlasın
vadi boyunda bensiz toplanacak cevizler,
hasat mevsiminde bulunmayacağım
elinde sıtıl yalnız suya gideceksin
arkandan sek sek yaparak gelmeyeceğim.
tandırın başında hayalim olacak,
sen bana,ben sana ağlayacağım ana..
düşün ana!
dizlerine kapanmayacağım
yıldızları sayıp sana soramayacağım,
gökyüzünün gizemini
hatırlar mısın?
babasına azık götüren kızı kovalayan kurdu anlatırken,
şimdi gökyüzüne her bakışımda
anılarımı tazeler o yıldız kümesi.

o gün elimden tutan babam
katı yürekliydi
vakit geçmeden dağlar sakladı
seni ve sevdiklerimi benden
kabristan denilen yere geldik
babam ölülere dua okuyordu
ben kendime,
bir daha dönmeyecek gibi
iblisin cennetten umudunu kestiği gibi,
ben de yitirilmiş umutlarla yürüyordum
bilmediğim kente doğru.
nihayet dünyanın sonu zannettiğim
düzmece kente indik
sıra sıra arabalar,
insan kalabalıkları,
her telden bağıran satıcılar
gökdelenler
mini etekli kızlar
enteller
inan ana hiçbiri beni teselli etmedi;
çünkü yüreğimi sana bırakmıştım
soluğumu rüzgarlara,
sevdamı dağların ardındaki
zelal nehirlere bırakmıştım.

bir binaya götürdü babam beni,
lastiklerimi çıkarıp içeri girdim
ne kadar gülmüştüler küçük apoletliler
koluma bir mühür vurdular
bir bilsen nasıl ağlamıştım ana,
çok sonradan duydum ki
beni hükmet kütüğüne yazmışlar.

yıllarca lastiklerimi eskiten
raylara düştük babamla
ve ardında bir meydanda topladılar
ölmeden birinci mahşeri yaşattılar bize,
başlarımızda eli kalemliler
farklı bir dilden konuşuyorlardı
bunlar olmalıydı azap melekleri

işte ana,
ayrılığın bana bıraktıkları bunlardır
şimdi çevirdiğim her sayfada,
yazdığım her mısrada,
müsveddesini temize çektiğim hayatta
senin hayalini görüyorum.

inan ana
ayrılığın her mevsimi talandır
hayat fanidir
ölüm gerçektir
dünya yalandır
şimdi kabristan denilen yerden geçerken,
sana dua okuyorum
sana dua okuyorum ana.


İlhami Gelen
Kayıt Tarihi : 5.4.2007 19:22:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Ömer Duru
    Ömer Duru

    Allah rahmet etsin cümle geçenlere

    Ellerinizle sağlık

    Kutlarım

    Cevap Yaz
  • Nehir Özen
    Nehir Özen

    söyleyecek, yazacak bir tek kelimem sözüm yok.. çünki beni ağlattınız sayın GELEN.. ne demeli ki.. 10***

    Cevap Yaz
  • Kayhan Öndersev
    Kayhan Öndersev

    Çok güzel bir şiir okudum sayenizde, tebriklerimle...

    Cevap Yaz
  • Fırat Sırtlan
    Fırat Sırtlan

    tek kelime ile mükemmel bi şiir yureğineze sağlık hocam....özgür ala

    Cevap Yaz
  • Suat Gelen
    Suat Gelen

    ben suat hoca ya valla nediyeyim tek kelime ile müthişsin zaten hayat talan mevsiminden başka bir şey değil.yasak sevişmelerin kenti ise kentimizin bir gerçeği . bu söze bi bak ya babam ölüler için ben se kendime fatiha okuyordum. bu şiirlde baya bi anlam var

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (9)