Bir kahve fincanın dibindeki telve gibi yüreğime oturmuştun.
Bir türlü ilham veremeyen dağlar gibi pusluydu heryer.
Ne deniz maviydi.
Ne toprak olması gereken renginde.
Yanmış kibrit çöplerini de kutusuna koymak neyin nesiydi ?
Sazımda güftesini bilmediğim bir beste,
Gözümde iki damla yaş,
Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Devamını Oku
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan