akşamları konuşurdu, dilinde bolca küfür,
yağmuru beklerdi belli ki, pörtlemiş gözleriyle..
şemsiyeyi iki kişilik açardı, acıların altında.
eski kadehleri kırmaktan elleri paramparça...
gülüyordu elbet, bilmem ki, göz torbaları doluca,
üstünde eski püskü anıların dağınık saçları.
lal olmuş diliyle dersin ki parya.
Bu yağmur... bu yağmur... bu kıldan ince
Nefesten yumuşak yağan bu yağmur...
Bu yağmur... bu yağmur... bir gün dinince.
Aynalar yüzümü tanımaz olur.
Bu yağmur kanımı boğan bir iplik
Devamını Oku
Nefesten yumuşak yağan bu yağmur...
Bu yağmur... bu yağmur... bir gün dinince.
Aynalar yüzümü tanımaz olur.
Bu yağmur kanımı boğan bir iplik



