Takip Etmekle Tanımak Aynı Şey Mi?

Ali Sungur
16

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Takip Etmekle Tanımak Aynı Şey Mi?

Sosyal medya çağında, insanlar artık kilometrelerce ötedeki birini anbean izleyebiliyor. Ne yediğini, nereye gittiğini, ne giydiğini, ne düşündüğünü… en azından öyle sanıyor.

Takip ediyoruz ama gerçekten tanıyor muyuz?

Soru basit gibi görünse de cevabı derinliklidir. Takip etmek, bir eylemdir; dijital bir iz sürüştür. Parmaklarımızla yaptığımız bir kaydırma hareketi, karşımızdaki kişinin kimliğine dair bir illüzyon yaratır. Oysa tanımak, bambaşka bir şeydir. Tanımak zaman ister, bağ ister, derinlikli bir algı ister. Kalbin, zihnin ve sezgilerin birlikte çalıştığı bir süreçtir.

Sosyal medya bu farkı bulanıklaştırıyor. Kimi zaman, binlerce gönderisini gördüğümüz birini, kendi yakınımızdan daha iyi tanıdığımızı sanıyoruz; ama gerçekte, onun yalnızca seçtiği kareleri, düzenlenmiş cümlelerini, süzgeçten geçmiş benliğini görüyoruz. Bu bir yansımadır; yüzeysel bir temsil, hakikat değil.

İnsan, sosyal medyada varlığını inşa ederken aynı anda kendini düzenler, parlatır ve yönetir.

Her paylaşım bir tercih, her tercih bir inşadır. Bu nedenle takip ettiğimiz kişilerin, bize gösterdikleriyle sınırlıyızdır. Kimi zaman bu gösterimler, gerçeğin küçük bir parçasını bile temsil etmez. Gülümseyen yüzlerin ardında depresyon, başarı hikâyelerinin arkasında tükenmişlik, romantik pozların ötesinde yalnızlık olabilir.

Takip etmek, insan zihnine kontrol yanılsaması da sunar. Zannedilir ki, birini düzenli olarak görmek, onun hayatına hâkim olmak anlamına gelir. Hâlbuki bu kontrol, seçilmiş enformasyonlar üzerine kurulu olduğundan, aslında bir tür manipülasyon döngüsüdür. Sosyal medya, izleyenle izleneni arasına bir perde koyar: Karşılıklı tanıma değil, tek taraflı izlemeye dayalı bir ilişki biçimi üretir.

Psikolojik açıdan bakıldığında, insanlar tanıma ihtiyacını takip ederek tatmin etmeye çalışır, çünkü tanımak, emek isteyen bir süreçtir; takip etmekse neredeyse zahmetsizdir. İki saniyelik bir kaydırma hareketiyle bir insan hakkında fikir sahibi olunur; hatta çoğu zaman yargıya varılır. Bu da modern insanın hız, yüzeysellik ve anlık tatmin arzusunun bir yansımasıdır.

Ancak burada asıl tehlike şudur: Birini tanıdığını sanmak, onu gerçekten tanımaktan daha zararlı olabilir. Zira bu, karşımızdakine dair önyargılarımızı pekiştirir. Bize sadece belli yönlerini gösteren birine dair tüm yargılarımız, kendi zihnimizin kurgularına dönüşür.

Bu noktada, sosyal medya hem tanıyanı hem tanınanı yalnızlaştırır; çünkü herkesin hakkında konuşulur, ama kimse gerçekten dinlenmez.

Sosyal medya ilişkileri, karşılıklı etkileşimden çok, monologlardan ibarettir. Herkes kendi vitriniyle meşguldür. İletişim değil gösterim, bağ değil performans, duygu değil etkileşim... İşte sosyal medyanın tanıma biçimi budur.

O hâlde tekrar soralım: Takip etmekle tanımak aynı şey mi?

Bu sorunun cevabı, dijital dünyanın yarattığı algının ne kadar derin ve yanıltıcı olduğunu fark ettiğimizde netleşir. Takip etmek, tanımanın gölgesidir. Gerçeğe dair bir his verir ama hakikatin kendisi değildir. Bu farkı göremeyen bir toplum, zamanla hem bireyleriyle hem ilişkileriyle yüzeyselleşir.

Gerçek tanıma, sadece görmekle değil; anlamakla, duymakla, hissetmekle mümkündür.

Bu nitelikler, ekranların ötesinde gelişir. Sosyal medyada takip ettiğimiz insanların, yaşamlarının küçük bir fragmanına tanıklık ediyoruz belki; ama bu onları tanıdığımız anlamına gelmez.

Günümüz dijital dünyasında en çok ihtiyaç duyduğumuz şey belki de şudur: Yavaşlamak, yüzeyin altını görmek ve takip etmekle tanımak arasındaki farkı yeniden öğrenmek.

Ali Sungur
Kayıt Tarihi : 29.7.2025 18:02:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Bir takım eleştiri...

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!