CUMHURİYETİMİZİN İLK VİLAYETİ EMEĞİN BAŞKENTİ KARAELMAS DİYARI ZONGULDAK'TAN HERKESE GÜNAYDIN
TAKIM ELBİSE SERÜVENİ
Çoğu evlilik gibi evliliğimizin ilk yıllarında kavgalı gürültü günler geçiriyorduk. İlk ev sahibim emekli madenci Karadeniz kökenli yaşlı bir çiftti. Tek erkek evlatları küçükken geçirdiği hastalık yüzünden kalıcı bur hasar kalmış akıl ve zekası normal bir şekilde
gelişmemişti. Bu yüzden iş güç bilmez annesinin tertemiz elbiseler giydirip, cebine harçlık da koyarak evden göndermesi ile başlayan serüven hava kararmadan eve gelmesi ile son bulurdu. Mehmet'i ve ailesini herkes tanıdığı için kimsenin ona zarar vermesi düşünülemezdi. Her Karadeniz ailesi gibi bizim ev sahibimizin hanımı da inek bakar yağ ve süt yoğurt satarak ev ekonomisine katkıda bulunurdu. Namazında niyazinda olan Fadime abla kendi halinde elinden geldiğince çevresine yardımcı olmaya çalışan sevilen bir hanımdı. Mahalleden birisi Osman abiye satın almak için süt yoğurt var mı diye sorduğunda kesinlikle hanımına sormadan cevap vermez Fadime abla ile konuşun bu işlere ben karışmam derdi.
Oturduğumuz yer madenci beldesi olduğu için bir çok yerden işçi göçü almıştı. Çoğunluğu doğu Karadeniz olmak başka bir çok yerden işçi ailesi vardı. Esnaf ve okuldaki öğretmen memur dışında hemen hemen herkesin madencilikten geçimini sağladığı bu belde de büyük şehirde ne varsa mevcuttu. İnsanlar giyimine kuşamına önem verir. İki tane gazete beyinden aldıkları gazetesi ile gündemi de takip ederlerdi. O yıllarda uzun çizme beyaz takım elbise yelek cebine köstekli saat olmazsa olmaz aksesuarı. Tabi ki bu elbise günlük kıyafet değil. Elbiseyi giymek için özel gün olması gerekir düğünde bayramda memlekete giderken şehir dışına hastaneye giderken, nadir de olsa maaş ve ikalınan günlerde giyilirdi. O gün her nedense işten eve geldiğimde hanımım ile tartışmış evden tekrar aşağıda kahvehanede oturmuş arkadaşların oynadığı bir oyunu seyrediyordum. Hemen hemen herkes herkesin hangi kahvehane hangi lokontya gittiğini bildiğinden. Osman abide beni eli ile koymuş gibi buldu. Beni görür görmez Karadeniz şivesi ile ne yapaysan pırak hemen benimle eve gidiyoruz dedi. Bu hayre alamet bir şey değildi, kahvede içtiğim çay parasını ödeyip beraber eve doğru yürümeye başladık. Ben bir şey sormadan bana eşimin rahatsızlandığını hemen doktora getirmemiz
Gerektiğini söyledi. Yolumuz üstünde bakkal işleten bir komşunun taksisi ile eşimi hastahaneye getirdik. Ben evden ayrıldıktan sonra başlayan sancısı bir hayli sürmüş. Ağrılara daha fazla dayanamayıp ev sahibinden yardım isteyip beni çağırmtış. Acil serviste eşime apandisit
teşhisi konuldu ve acilen ameliyata alındı. Bir hafta sonra evimizdeydik.
Osman Abi kendisine bir takım elbise almış cuma namazına giderken giyip üzerindeki elbiseleri gören hayırlı olsun deyip, çoğuda gıpta ile bakıyormuş. Çünkü o zaman bu elbisenin hatırı sayılır bir maliyeti olduğu için herkesin alıp giyebileceği bir elbise değil.
Sabah işe giderken iş yeri güvenliği için her zaman girdiğimiz nizamiye kapısını kurum müdürleri tarafından kapatılmıştı. İşçilerie fazladan iki km yol yürütme pahasına işyerinin başka bir noktasından iş yerimize ulaşabiliyorduk. Gerek bireysel gerek sendika kanalıyla onlarca kez bu durumun düzeltilmesi için dilekçe verdik. Hatta ben fazladan bir şeyler yapmış olmalıydım ki iş yeri amirim uyarı yaptı bu karar değişmez kendini yorma falan diye. Sabah iş yerimizin nizamiye kapısından yeni girdimiştim ki arkadaşın birisi ağlıyor. Yanına gittim ne olduğunu sordun. gece vardiyasında çalışan , henüz işe gireli Beş yıl bile olmayan Üç madencimizi kaybettiğimizi anladım. Hepside tanıdık Hepside komşu ilk okul, Orta okul arkadaşı olduklarından arkadaş artık için için ağlamayı bırakmış yas ediyordu.
Yanımıza arkadaşı teselli etmeye gelip giden bir çok işçi arkadaş gelip gitti. Bir teknik eleman mühendisimiz beni tanıdığı için durumu da öğrendiği zaman, yemin ederek. Nizamiye kapısından girdiğimde üzerime ağırlık ile birlikte bir kasvet çöktü. Birşeyler olduğunu hissettim deyip yanımızdan ayrıldı. Maden işçisileri galeride ilerleme yapılabilmesi için alına sondajı bulguları ile delik delerken arkadaki gaz patlayınca bunları kömür oracıkta bogmuş. Bulunduğunuz yer küçük olduğu için buradan kalkan cenaze ister istemez herkesi etkiliyor yaşamın her alanında kendiliğinden bir ağırlığa görünmez bir mateme sebeb oluyordu. Sık sık karşılaştığımız bu ölümlü iş kazalarının geçmişten gelen acıların halkasını daha ileriye taşıyordu. On Beş Yirmi gün sonra hayat eskisi gibi devam ediyor gibi olsada, her kahvehane her lokonta masasının bir köşesi bir şehit madenci anısı taşır, insanın duygulu bir anında lokmaları boğazına dizerdi. Birbirine komşu iki kahvehanenin arasında sadece iki üç metre mesafe vardı. Kahvenin cam kenarındaki masada arkadaşı ile pişti oynayan Recep usta diğer kahveden kalkıp gelen arkadaşlarının işareti ile elindeki iskambil kağıtlarını bırakarak garsonu çağırıp oyundaki çay paralarını ödeyip işe gidiyorum diyerek ayrılmıştı. O vardiya da meydana gelen 269 madencinin şehit olduğu gruzu faciasında can vermişti.
Osman abi oturduğum kahveye kadar gelip beni yanına çağırdı. Fadime ablana söyle Belki bu akşam eve gelemeyeceğimi ona söyle deyip çekti gitti. Tabi neden gelmeyeceğini ona soramadım. Eve geldiğimde evin önünde akşam muhabbeti yapan kadınların arasında Fadime ablada varmış. Osman abinin söylediklerini iletin ve hele dur bakalım sabah ola hayrola deyip kendi aralarında muhabbete devam ettiler.
Üç beş gün sonra durumu öğrendiğimzide meğerse Osman abi takım elbisesi çizmesi avcı bıçağını bir arkadaşı bir günlüğüne istemiş. Hafta izinimde gezeyim diye, o da kıramamış elbiseleri vermiş. Gerçekte arkadaşı elbiseler ile bir günlük gezmeye değil yıllık iznini geçirmeye memleketine gidecekmiş. Trene binip istasyonda treninin hareket saatini beklerken ortak tanıdıklarına rastlayınca durum meydana çıkmış. Arkadaşı mahalleye geldiğinde Oman abiyi buluyor elbiselerini kime verdin ne zaman geri gelecek derken elbiselerin bu akşam geri gelmeyecek demiş . Çünkü adam memleket e gidiyor deyince vakit kaybetmeden tünelden tren istasyonuna gidip tren kalkmadan istasyona varıyor. Arkadaşını gerçekten haraket hâlindeki trende yakalıyor. Hiç bir şey söylemeden trenden indirip beraber tekrar tünelden geri geliyorlar. Elbiselerini evine kadar gidip geri almış.
Muharrem AKMAN Zonguldak
25/12/2023
Kayıt Tarihi : 26.12.2023 02:54:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!