Tahta Düğmeler Şiiri - Hümeyra Gün

Hümeyra Gün
257

ŞİİR


98

TAKİPÇİ

Tahta Düğmeler


Hep dediğim gibi ilk tayinim gündüzlü okumama rağmen kendi seçimimle, uzaklardı... Ki baya çetin bir yerdi.
Eğer sen, Çalıkuşu yüzünden öğretmen olmuşsan, ilk tayin yerini belirlerken uzaklar seni nasıl çeker.
Neyse “sağlık olsun” diyerek bir yığın anıyı yüreğime koyarak, bu sefer Batı’nın bir dağ köyüne geldim. Tabii eşim sayesinde.

Köyümüz yine mahrumiyet ama bu sefer iki kişiyiz.
Eşim, birinci, ikinci, üçüncü sınıfları aldı. Bana dördüncü ve beşinci sınıflar kaldı. Çocuklarla yaş farkımız çok az. Arkadaş gibi olduk... Okuldan sonra hep birlikte bağları bahçeleri geziyoruz. Elimizde narlar, ayvalar... Kim kazanacak diye aramızda koşu yapıyor, marşlar söylüyoruz.
Hafta sonları iki direğin üstüne gerdiğimiz iple voleybol oynuyoruz.
Çocuklarımın ablaları benim yaşımdalar… Geceleyin de onlarla oturup nakış dikiş yapıyoruz. Arada tütün işinde onlara yardımcı oluyorum.

Sınıfımda birkaç öğrencimin ışığı hemen fark edildi. Onlarla da okul dışında özel ilgileniyorum.
Derken bir traktör aküsü bir de televizyon aldım. -Beş tane bilezik parasına- Oy, oy evimiz sinema salonu oldu. Hele McMillan ve Karısı, Zengin ve Yoksul, Avukat Petroçelli dizileri olduğunda sormayın gitsin. Bir de rahmetli Muhammet Ali'nin boks maçı varsa, saat farkından, sabaha karşı olur ya... Bilirim izleyecekler... Erkenden kalkar, yatakları toplar, odayı düzenler, çayı ocağa koyardım.
Velhasıl iyice o köyün kızı olmuştum. -Ki halen bağımız kopmadı. Hem anne ve babalarıyla hem öğrencilerimle-

İki yıl nedir ki çabucak geçti. Artık ayrılık vakti gelmişti. Diplomalarını alacaklardı. Bazıları zorla okudu. Ama fişek gibi çocuklarım var, okuyacaklar... Aldı beni bir düşüne. Bu akıllı çocuklar nasıl okuyacak, Sarıgöl'den gelecek arabaya binmek için 7 km yürünecek , sonra Alaşehir 'e ulaşılacak...?”
Hoş parasız yatılı sınavına girdiler de ya bir aksilik olursa? Köyden şehre giden bir tek araba yok...

Yaz tatili o sıkıntıyla geçti. Okullar açıldı. Çocukları mecburen ortaokula kaydettirdik. Bazısının şehirde akrabası vardı ama en akıllısının yürümekten başka çaresi yoktu.
Yavrum, o minicik haliyle sabah gün doğmadan yola koyulurdu. 'Korktun mu, üşüdün mü?' diyen de yok.
Üzüldüğümü anlayınca:
"Bi koşu tutturuyorum öğretmenim, hemen yola varıyorum." diyordu.
Akşamleyin de geç vakit dönebiliyordu. Lojman bütün ovayı gören yüksek bir tepenin başındaydı. -Bu arada, dolunayda benim için bir görsel şölen başladığını da unutmadan yazayım- Halen o büyülü güzellik gözümün önündedir. Bozkırı tümüyle aydınlatan o gümüşi ışık...
O yüzden benim küçük çocuğumun akşamleyin geri dönüşünü ta uzaklardan hemen görür, ocağa çay koyar, yiyecek bir şeyler hazırlardım. İlkin bana uğrar, günü birlikte değerlendirir ve ödevleriyle de ilgilenirdim. Çünkü benim küçüğümün evde sekiz kardeşi daha vardı. Hiçbir şeyde ona sıra gelmiyordu...
Hadi şimdi sonbahar... Ya kara kışta ne olacak…? Durmadan dua ediyordum.

Ve çok sürmedi, küçüğüm *Keçiborlu İmam Hatip Okulu'nu kazandı. İnanın mutluluktan ne yapacağımı şaşırdım. Aslında babanın bahçesi, tarlası var. Kendini de iyi kötü yetiştirmiş sayılır. Tabii çok çocuk dışında...
Hazırlıklar yapılmıştı iyi kötü. Bir bohça yapmıştı anası. Yola çıkacakları sabah bana uğradı babasıyla. Sarıldım. Mektuplaşmaya söz verdik.
"Gurbet zordur çocuğum. Hemen bir defter tut. Her sıkıldığında bu deftere duygularını yaz, yaz ki rahatlayasın..." diye tembihledim.
Baktım çocuğumun bir gömlek, iyi kötü elde örülmüş bir yeleği var sırtında. Ceketi yok belli. Ben onu düşünmemiştim. Benim sırtımda da bir hırka var. -Ki onu da anacığım örmüştü- Hemen onu çıkardım, "Ben yokken bu senin yanında dursun. Beni anımsarsın." Dedim, kırılmasından korkarak.
Gözleri güldü. "Hiç yanımdan ayırmam." dedi.

Çocuğum, sık sık yazdı. Bizim o köyden tayinimiz çıktı ama okulu bitene, telefonlar yaygınlaşana kadar hep mektuplaştık. O da harika bir öğretmen oldu.
Şu an da emekli. O, köyü kalkındırmak için her boş araziye kendi parasıyla zeytin fidanı alıp zeytinlik oluşturuyorlar. Hatta birkaç hasat da yapmışlar. Baba evine bir yazlık ev yapmış, köye dağdan su getirtmiş, organik tarım yapmaya başlamış… Her zafer kazandığında beni arar, anlatır olan biteni heyecanla. Velhasıl oğlumla gurur duyuyorum... Halen bu cümleyi duyunca çocuk gibi seviniyor. Güç buluyor.

*Tahta Düğmeler* nerede diyeceksiniz değil mi? Haklısınız. Uzadı gitti yazı.
Yıllar önce Kars'ta öğretmen yaparken, “Öğretmenler Günü” için aramıştı beni.
"Öğretmenim sizin torbama koyduğunuz hırka olmasaydı ben o küçücük yaşımda o gurbete dayanamazdım. Her gece hırkayı elimi alır, düğmelerini incelerdim. Bazen ağlar, elimde hırka uyur kalırdım. Halen düğmeleri aklımdadır." demişti.
Gözlerim doldu, şaşırdım.
Düşündüm hırkanın düğmelerini... Sanırım tahta düğmelerdi. Benim halen sevdiğim... Çocuğuma birer pırlanta olmuşlardı, gurbet gecelerini ışıtan...

İşte öğretmenlik buydu... O küçücük yüreklerde bir damlacık yer kazanmaktı. Onların yüreğine bir tek sevgi tohumcuğu bırakmaktı. O yüzden yeniden dünyaya gelsem, yine öğretmen olurdum... İlla da köy öğretmeni...
Benim Çalıkuşu’luğumdan küçücük bir öyküydü ama her anımsayışta beni, kurtarılan bir tek “Deniz Yıldızı”na götüren.

Öğretmenliği bile isteye seçen, gönül hoşluğuyla yapan, sevgi dolu tüm “Öğretmenlerin Günü” kutlu olsun.


Hümeyra Gün
Kayıt Tarihi : 24.11.2020 13:19:00
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Gülçin Aytan Açıkalın
    Gülçin Aytan Açıkalın

    Çok güzel bir anlatım harika bir şiir kutlarım saygı ve selamlar efendim esen kalın

    Cevap Yaz
  • Osman Akçay
    Osman Akçay

    Öğretmen geçmişin öğreticisi geleceğin kurucusudur.

    Tebrikler.

    Cevap Yaz
  • Berr Keff
    Berr Keff

    Öğretmen sevgisi, öğrencinin zihnini ve gönlünü besler. Eğer biz çocuklarımızın gönüllerine hitap edersek onlarda başka gönüllerin kilitlerini açmasını öğrenirler. ..

    Nerelere götürdünüz öğretmenim
    Mavi önlüğüm
    Anacığımın özenerek ördüğü beyaz yakam
    Çocukluk arkadaşlarım
    Veee
    Yüreğime iz bırakan ilkokul öğretmenim. ..
    Daha neler neler. ..

    Hikaye gerçek olunca derince işliyor gönüllere

    Emeğinize, yüreğinize, kaleminize sağlık
    Öğretmenler gününüz kutlu olsun öğretmenim
    Hürmeten öpüyorum ellerinizden
    Selam ve sevgilerle

    Cevap Yaz
  • Mustafa Bay
    Mustafa Bay

    Bir öğretmen okursa bu yazıyı...
    Ki okudum...
    Önce geldim, dün...
    Baktım yazamayacağım.. Gözlerimde "arıza!"
    Dedim, yarına kalsın...

    Ama ben yine takıldım, kaldım..
    Sanırım bir saate yakın. Dönüp "kaybettiğim satırdan" yeniden başlıyorum.....

    Olmayacak..
    İçimden geçenleri...
    "Bir köprüyü..." Şimdi yıkılan!
    O köprünün demirden tavan örgüsünü, korkuluklarını bayraklarla donatmamızı...
    Sonra altından "tak" gibi, marşlarla geçişini "beş sınıfın" bir arada...
    Ellerinde "konserve kutusundan fenerlerle..." Fener alayını..
    Billur damlaların ardında kalan bu görüntüleri silip, yazmak...

    Olmayacak!

    İyisi mi...
    "Kaç kez gelsem dünyaya, her defasında yine öğretmenliği seçerim" ben de
    Deyip sizin gibi..
    Her gün bizim günümüz nasılsa diye.. Tekrar kutlayayım Öğretmenler Gününüzü, Öğretmenim..

    Umuyor, diliyorum..
    Aynı fedakarlıkla..
    Aynı şevkle,
    Vicdanla
    Akılla, yürekle... Devam eder yeni nesiller...
    Yeniden kurulur "Cumhuriyet Okulları..." Köyler pırıl pırıl..Yakalar, önlükler...
    Koşan, oynayan çocuklar..
    Çocuk sesleri, kuş seslerine karışır, ülkemde.....

    Allah size, şahsınızda tüm öğretmen arkadaşlarıma sağlık, huzur versin...
    Bugünler için de "sabır..."

    Teşekkürler Hümeyra Öğretmenim.....

    Cevap Yaz
  • İbrahim Kavas
    İbrahim Kavas

    Öğretmenler günümüz kutlu olsun. değerli şairimiz -rahmetle anıyorum- C. Atıf Kansu'nun " Dünyanın Bütün Çiçekleri" adlı şiirinden esinlenerek yorumladığım "yurt bahçıvanları" öğretmenlik mesleği kutsal olduğu kadar duygu ve vefa yüklü bir meslek. Anadolu'nun bir çok köyünde, ilçesinde değişik kültürde insanlarla içiçe yaşamak, onlardan biri gibi olmak, Yaşça büyük olsalar bile saygı gösterilmek, sevilmek, yıllar sonra bir merhaba bile duymak yani unutulmamak... tanımadığın genç biri karşına dikilip beni tanıyor musun öğretmenim diyen karşılaşmak... Gurur duyulacak şeyler, her şeyden önce millete hizmet etmek, yurda katkıda bulunmak... Daha bu sabah, whatsApp'tan bir bestesin göndererek minnet duygularını paylaşan müzisyen bir öğrencimin günaydınıyla güne başlamak... Öğretmenler günümüz kutlu olsun öğretmenim.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (7)

Hümeyra Gün