Bir sızı içimizde
«Edirne’den Ardahan’a kadar»
Susmuş Türkiye’m, içine yönelmiş
Ata’sıyla baş başa
Ata’sız...
Sırsıklam delikanlı geçiyoruz İzmir gecelerinden
Olmazsa siz yağmur yağın, odalar sevişilsin
Sevişilsin, sevişilsin, şöyle biraz müstehcen
Şöyle biraz çekingen, en güzel ıslanarak,
Seni bir sümbül kokusu getiriyor kapıma
Odamı doldurarak, ama çokça sevişgen
- Sevgili Kızım Gamze’ye -
Doğmak meçhul bir yolun başlangıcı Gamze,
Sevmek bu yolculukta hoş bir sızı Gamze,
Ömrünce mutlu yaşa; sev, sevil, gül; olsun
Adın, yüzündeki gülüşün adı: GAMZE...
Bu deniz bir Eskiçağ mavisi
Bu duvarı yıkabiliriz -taşları yorgun nasılsa-
Öyle ya sayılsa kim bilir kaç milyon sabahtır severek eskittiği
Kim bilir ne günahlara sustu -gizlice ürperdiği-
Bu deniz bir Eskiçağ denizi
- Mezar taşıma -
Doğduk, ölüm denilen gerçekten habersiz,
Sevdik, deliler gibi, nefretten habersiz
Düşmanlığı, kavgayı ve korkuyu öğrendik,
Bir cehennem yaşadık, cennetten habersiz.
A.
Bozbulanık sevgiler ortasındaydım
Mavide duruldum.
Şimdi sana el değmemiş bir sevgi veriyorum, mavi,
Bir sevgi, hiç dudak değmemiş,
- Sevgili eşim Türkan’a -
Yepyeni bir ülkeye ulaşmış gibiyim,
Sevda sarmaşığına dolaşmış gibiyim,
Sanki kırk yıl peşinden koşmuş ve aramış
Ve bu aşk ayininde sana tapmış gibiyim.
Cümle acıları tattım, eyvallah,
Kadere sövgülerim erkekçe oldu
Gel gelelim bu,
Bu bir başka türlü
Ölüm kadar acı, ölüm kadar gerçek
Bu, ağlamadan söyleyemediğim türkü.
Kalbimizdeki nûrun o ilk güneşi burda
Hasret dolu yılların yanan ateşi burda
Rabbimin bahşettiği o iki melek insan
İlknur’uyla beraber Nermin yatıyor burda.
Tut ki sana güneş doğmuyor artık
Cânım sabahlarda umutlar sahipsiz,
Bir yoksul kişisin
Sevinçsiz - kedersiz...
Tut ki göçüp gitmişsin dünyadan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!