Evet, TASVİR' den sonra üzerinde duracağımız üçüncü konu 'HİTAP' dır.
Hitap(Oration) , şiirin en temel unsurlarından birisidir.
Nutuk, konferans, masal özellikle hitaba dayanan edebi türler olduğu gibi romanla, hikâyeler ve makalelerde de 'hitap' önemli bir yer tutar.
Basit bir tanımlamayla, 'DAĞIN FARE DOĞURMAMASI' için, şiirinizde öz'le SÖYLEM birbirine uygun olmalıdır. Dev görünümlü bir kişinin ağzından çıkan sözcüklerin, ses tonunun 'çocuk sesine' benzemesi sizleri şaşırtır. Öyle değil mi?
Şiir: yürek aynasının yansımalarıdır. Yürek aynasından mısralarınıza düşen yansıma birebir-paralelse o şiir sizin de hoşunuza gidecektir. Yansımada noksanlık varsa, siz de şiirin noksanlığını hissedeceksiniz.
Şiir: az sözle çok şey ifade etme sanatıdır.
Düşünün ki, kürsüye çıkmış bir şair, şiirini okumaya başlamış ama, saatler geçmiş, halâ konun etrafında dolanıp duruyor. Sizi sıkmaz mı?
Yani, kelime israfı şiirin en sevmediği bir olaydır.
O halde, şiirde dolambaçlı, uzun uzadıya söz söylemek, konunun etrafında dönüp durmak iyi değildir.
Hitap sırasında çoğu kere, tek heceli, çok sesli kelimelere de baş vururuz. Ey! Vay! vb... Türk Halk Edebiyatında 'Koçaklama' ve 'Varsağı' bu tür söylemlerle dokunan nazım türlerindendir.
Hitabı, 'bağırmak-çağırmak' anlamında da ele almamalıyız.
Şiir'in güzelim gövdesine yakışmalı dilden çıkacaklar. İMGE yapmak için de, sanat yapmak için de 'uyumsuzluğa' düşmemeliyiz derim.
Temel ve çatı arasında 'ahenk' olursa seyrine doyulmaz şiir yapısının.
Şair, hitap sırasında ya BİR KİŞİ'ye-bireye; yada ÇOK KİŞİ' ye-çoğula; (bu eşya, obje, vb de olabilir) seslenir. Çoğula-çok kişiye söylenirken, onların içinden birisine hitap etmenin de yolu yordamı vardır tabi. Ne yapmanız gerekir? Kalabalığın içinden o bir kişiyi işaret 'zamir-yada sıfatlarıyla' bir şekilde çekip çıkarmayı bilmelisiniz, öyle değil mi?
Her şiir bir iklimin havasını taşır. Hüzün iklimindeki şiirinize bir anda kahkahalar attırıp, neşeli hale getiremezsiniz. Zira, o esnada 'hitap' da 'değişim' ve 'kayma' ya ihtiyaç vardır. O da istenmeyen bir durum olur...Ölü evine kahkahalarla gitmek kimsenin hoşuna gitmez her halde... Ama, şair şiirinde olmazları da oldurmalı deriz. Deriz de 'gülünç' duruma düşmesini de istemeyiz. Bu sebeple buna işaret ederiz...
Kelimeyi, zamanı, eşyayı, iç girdapları kırmalı-bükmeli-savurmalı; ancak mucizeler sergilemek için de uyumsuzluğa ve bayağılığa inmemeli.
Şiirle fotoğraf arasındaki önemli farklardan birisi 'hitap' dır. Fotoğraf, görüntüsü-fiziksel haliyle hitap eder. Şiir, kelimelerle...
DEVAM EDECEK...
----
a href='http://www.gullukdergisi.com'title='şiir radyosu güllük'www.gullukdergisi.com/a
a href='http://www.radyogulluk.net'title='şiir radyosu güllük'www.radyogulluk.net/a
a href='http://www.radyogulluk.com' title='şiir radyosu güllük'www.radyogulluk.com/a
Kayıt Tarihi : 4.4.2006 03:10:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sizi okuyanların,okuduklarından faydalandıkları gibi,
hakkınızda yazdıklarından da ayrıca faydalanılmak
imkânı doğuyor.Fayda fayda üstüne..Ne mutlu
sizlere..
yani şiirin çağrışımsal zenginliği olmalı...
İyi şiirin temeli de buradadır.
'İMGE yapmak için de, sanat yapmak için de 'uyumsuzluğa' düşmemeliyiz derim'.
Evet, imge yapmak anlamsızlaşmak değildir. anlamın bişraz derine gömülmesi iyidir. şiirde anlam ve zengin çağrışım asla ölmez, ölmemelidir.
İmgeler ise sosyo-kültürel yapıdan beslenmelidir.
İmge bir yönüyle hayalin resmini kelimelerle yapmaksa, yer yer şizofrenik söylemlerin olması da anlamsızlık olarak değerlendirilmemelidir.
Bilgilendirmeye devam hocam.
Asım Yapıcı
Harika bir örnek..Ellerinize saglik.Tesekkürler yeniden.Saygilarimla.
TÜM YORUMLAR (3)