(Tahlil) Karıncanın Gölgesi Olabilmek -Y ...

Mustafa Ceylan
658

ŞİİR


21

TAKİPÇİ

(Tahlil) Karıncanın Gölgesi Olabilmek -Yorum

Kimden: hasanbildirki (Bay, 58)
Kime: Mustafa Ceylan
Tarih: 4.10.2005 17:25 (GMT 2:00)


Konu: “KARINCANIN GÖLGESİ” OLABİLMEK

ŞİİRLERLE ŞAİR ÇİZGİSİ
OYHAN HASAN BILDIRKİ

“KARINCANIN GÖLGESİ” OLABİLMEK

YEŞİL KARINCANIN DÜŞ YOLCULUĞU

Yeşil karıncanın düş yolculuğu
Uyusam, uyansam gözbebeğimde...
Hasretin tokmağı iner de çıkar
Ömür avlusunun aşk dibeğinde...
Tutamam kendimi burda sensizim
Sevda saatinin zembereğinde...
N’ideyim?
Çaresizim...

Yüce dağ yolcusu yeşil karınca
Adımları küçük, yüreği büyük
Bir iner, bir düşer, bir kalkar garip
Ağrı Dağı sanki sırtındaki yük...
Gölgesiyim karıncanın, sessizim
Yollar girdap girdap, yollar hep höyük:
N’ideyim?
Çaresizim...

Mustafa CEYLAN
(PAŞA GÖNLÜM, Şiirler. Antalya / 2005, Sayfa: 25)

Aklını bir yere odaklamaya gör. Ne yaparsan yap, ne edersen et; düşünce ve duygu tohumlarının tamamı, o noktada filizlenir, şah çıkarır, büyür. Mümkünü yok, hayatına renk veren ya da öyle olmasını istediğin durumlar, yakanı bırakmaz.

“Yeşil karınca”, amacı uğruna oldukça zor bir yolculuğa çıkar. Çoklarına göre bu yolculuk, bir “düş yolculuğu”dur. Gerçekleşme şansı, belki de hiç yoktur. Ona rağmen, bu yolculuğa çıkılır.

Amaca ulaşmak, hangimizin takıntısı değildir? Bu takıntı, hem uykuda, hem de uyandığımızda; mıh gibi, gözbebeğimizde çakılı durmaz mı? Bu da bizi, “unutulmaması gereken”e götürmez mi? Hayata tutunmak için attığımız adımlarımızın izinde, amacımızın gölgesi yok mudur?

Girişi uzattım. Aslında benim anlatmak istediğim bunlar değildi. Yakamı kaptırmışım ya kalemime, koparamadım. Oysa “ömür avlu”muzda neler yok ki? .. Hasretlerimizin tokmağı, avlumuzdaki “aşk dibeği”nde iner çıkar. Dövüle dövüle olgunlaşırız. Bu olgunlaşmanın neticesinde, çaresizliğe düştüğümüz zamanlar da olur. O zaman bağla-nacağımız birini, “sen”i ararız. O, dostumuz ya da sevdiğimizdir. Buluşma saati yaklaştıkça, “sevda saati”nin zembereğinde eziliriz.

“Yüce dağ yolcusu yeşil karınca”, aklımıza düşer o saat. Ömür avlumuzdaki dibeği döven tokmağın verdiği acılara katlana katlana, türlü çaresizlikler içinde, kabaran yüreğimizin sellerine kapılarak, “Ağrı Dağı”na dönmüş yüklerimizden kurtulmak için, karıncanın gölgesi olmaya can atarız.
Atarız ya? .. Yollarımız kavşaklarla, dönemeçlerle, çevrintilerle, gittikçe derinleşen çukurlar, çöküntülerle kesilmiştir. İşte bu noktada ne yapalım? Dönelim mi, ilerleyelim mi?

Ceylan’ın kahramanı, şiirdeki karıncaya dönelim. Demek ki o, ilerlemiş, ne kadar zorlu olursa olsun, kendisini amacına götürecek olan bütün yolları aşmış. Aştığı yollar, zor yollar... Bu yollar; zaman gelmiş “tokmak” olmuş, zaman gelmiş “dibek” olmuş, zaman gelmiş “zemberek” olmuş. Üç öğenin özelliklerine şöyle böyle de olsa bir göz atalım: Tokmak dövücü, dibek dövüleni içinde tutan, bütün fırsat kapılarını kapatan, zemberek de dişli çarklarıyla çeviren ya da geren değil midir?

Karınca oldukça metin, büyük yüreklidir. İnse, düşse de kalkar, omuzladığı yüke aldırmaz, yolunca ilerler.

- “Ah! ” diyorum, “Biz, karıncadan ibret alsak da, onun gölgesi olabilsek... Değmez mi?

Yaşadığımız yüzyılı kirletenlerin, yüzyıla ağıtlar yaktıranların karşısına çıkabilenlerin “gölgesi olabilsek”, fena mı olur?

Sevgilerimle..
O.Hasan BILDIRKİ
Söke / AYDIN

Mustafa Ceylan
Kayıt Tarihi : 6.10.2005 00:13:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Şahturna Şah Turna
    Şahturna Şah Turna

    Karınca oldukça metin, büyük yüreklidir. İnse, düşse de kalkar, omuzladığı yüke aldırmaz, yolunca ilerler.

    Güzel dizelerine sevgiler yolluyorum turna ların kanadında...
    Dostlukla
    www.sahturna.com

    Cevap Yaz
  • Ahmet Faruk Türkyilmaz
    Ahmet Faruk Türkyilmaz

    Allah’ın ( cc) isimlerinden (sıfatlarından) iki tanesi RAHMAN ve RAHİM’dir..
    İlk sure olan “ FATİHA SURESİNDE” de okuduğumuz bu sıfatlar şu anlama gelmektedir.

    RAHMAN ; Dünya hayatında bütün mahlukat’a (yaratılmış her canlıya) rızık verme, hayatını devam ettirmesi için karnını doyuracak kadar rızık verme garantisidir.Eğer yarattıysa bir canlıyız rızkını vermekle kendini sorumlu tutmaktadır.

    RAHİM ; Dünya hayatından sonraki hayatta ise, kendini dinleyenlere, dediklerini ve isteklerini yerine getirenlere güzellikler, nimetler ve iltifatlar bahşedeceğiz anlamına gelmektedir.Bunların kimler olduğu ve ne şekilde taltif edilecekleri K.kerimde, Hadislerde belirtilmekte ama bu bizim insiyatifimizde değildir.Affeder-affetmez, izzet ve ikramda bulunur-bulunmaz, cehenneme atar-atmaz kendi tercihidir.

    Biz, asla bir insan için “günahkar” “cehennemlik” “cennetlik” “kafir” gibi kesin hükümlerle hükmedemeyiz ve bu bizim işimiz değildir. Kalpleri bilmemiz mümkün değildir.
    Ne Allah’ın bu dünya için rızık garantisinde bulunduğu bir insanı öldürmek ve onun için kötü düşünmek, ne de bir insan için “Kafir” Dinsiz” gibi kesin hükümlerle hükmetme konumunda değiliz ve bu bizim işimiz değil..Biz kul olarak kulluk vazifelerimizi yapmakla mükellefiz ve Allah’ın vazifelerine soyunmak gibi bir misyonumuz yoktur.. Eğer başarabiliyorsak usul-u hal ile uyarı ve iyiliği tavsiye edebiliriz.Asla zorlama ve nefret ettirme yoluna gitmemeliyiz.

    Gurur ve kibir yaparak insanları kendimizden aşağı görmek, burun kıvırmak, insanlara lakaplar takarak küçük düşürmeye çalışmak, aşağılamak en büyük günahlardandır.

    Affa ve Ma’firete ulaşmamız dileği ile
    Şiirinizi ve Ramazanınızı tebrik ediyorum
    Selam ve sevgiler

    Cevap Yaz
  • Yurdagul Kurnaz
    Yurdagul Kurnaz

    “Ah! ” diyorum, “Biz, karıncadan ibret alsak da, onun gölgesi olabilsek... Değmez mi?

    Yüreginize emeginize saglik Sn Hasan bey
    Saygilarimla siirdostlarina

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (3)

Mustafa Ceylan