(Tahlil) Dostluğa Dair Şiiri - Mustafa C ...

Mustafa Ceylan
658

ŞİİR


21

TAKİPÇİ

(Tahlil) Dostluğa Dair

DOSTLUĞA DAİR…

Mustafa CEYLAN

Aristotales dostluğu 'iki bedende yaşayan tek bir ruh' olarak tarif etmiş.Evet, iki ayrı bedende tek ruh olabilmek ne güzeldir.

Oysa günümüzde bu böyle midir? Şöyle bir çevremize göz atalım hele. Dost görünen nice düşmanla karşı karşıya olduğumuzu göreceğiz.

41 yıldır Türk edebiyatının o engin denizinde, kalıcı şiirin peşinde büyük bir sevda ile sürdürdüğümüz çabalarımız sırasında, nice insan tanıdık, niceleri ile kısa süren, niceleri ile de uzun yıllar süren dostluklarımız oldu. Uzun yıllar boyu süren dostlarımızla halâ dostluklarımız devam etmekte. Dilerim son nefesimize kadar sürer...

Dost olmak güzel bir olay, ancak, dost kalabilmek ve onu senelerin, hayatın acımasız dişlileri arasında heder etmemek ondan daha da önemli.

Ömrümce 'dili bal tasında, eli baltasında' insanlardan çekindim, sakındım. Onlar hep dostluk postunu giymişlerdi sırtlarına. İçim ısınmadı bir türlü ve onlar, zamanın ters esen rüzgârında ufkumdan savrulup gittiler. Gidenlerden kimi, maddi dünyanın şaşaası içinde yüksek mertebelerin koltuklarına kuruldular ve bize tepeden, sisli gözlerle baktılar. Kimisi de, merdiven basamaklarından yuvarlandılar ve bir daha görünmediler. Dillerini bal tasından her çıkarmalarında, şüphelendim ve kesin birazdan 'baltaları' boynumuza uzanır dedim. Yanılmadım da...

Pehlivan pehlivanı minderde, uzaktan yenemez. Ancak el ele tutuşur, yakın güreşir ve bir pundunu denk getirirse yenermiş. Dostun var mı, fazla tasalanma en büyük düşmanın o dostlarının arasından çıkar. Zira, sana en yakın onlardır. Seni kendilerinin aynasında her yanınla tespit etmişlerdir. Yıkarlar, vururlar sırtını yere, minderden kalkamaz olursun. Dost görünen ve yakınında bulunandan korkmalısın...

Günümüzde aynı çizgide, aynı inanç ve felsefede bulunanlar arasında aslında dostlukların daha sağlam olması gerekirken, maalesef, enaniyet, bencillik bunu önlemekte; hattâ çekememezlik kişileri düşmanlığa kadar götürmektedir.

'Nef´i bir toplantıda konuşurken, hasımlarından biri içeri girmiş ve herkese selam verirken şaire de:

-'Merhaba canım! ' demiş.

Nef´i hemen kapıya yönelmiş ve:
-'Ben de çıkıyorum! ' diye karşılık vermiş.'

İşte mesele burada. Biri gelirken, ötekinin çıkıp gitmesi. Ya da bir başka deyişle, aynı çizgide, aynı davada iki insanın el ele vermesi gerekirken, birbirine tahammül edememesi... İşte bu noktada, tahammül, hoş görü, kadirşinaslık ve anlayış gibi hususlar devreye girebilse.

'Birbirine kırılan iki dosttan biri, uzun bir aradan sonra ötekinin kapısını çalar:

-'Kim o? ' diye seslenir içerdeki.

-'Benim' der kapıyı çalan.

-'Burada ikimize birlikte yer yok' diye cevap gelir içeriden.

Aradan uzun bir zaman geçer. Yeni bir umutla yine çalar arkadaşının kapısını.

-'Kim o? ' diye sorar içerdeki.

-'Sen´im' der bu sefer.

Ve kapı sonuna kadar açılır.'

Aynı dava, aynı çizgide bulunanların birlikte yürümeleri, yürek yüreğe vermeleri durumunda çok faydalı ürünler çıkar. Ama, bu kişilerden birisi, bencilse maalesef sonuç negatif olur.

Şiir dünyamızda kendini dünyanın mihveri sananlar pek çok. Hattâ dünyanın en büyük şairi sanan bile var. Oysa, şu fâni dünyada, fâninin fenalığını anlayabilsek... Kalıcı olmanın ıssız bir adada, kendi çıkmaz sokağında tek başına yaşamak ve sadece kendi ufuk çizgisinde bulunan renkleri görmek olmadığını bir kavrayabilsek. Kalıcılık, dost kervanına katılmakla olur. İnsanı yaşatan ve gelecek yüzyıllara taşıyacak olan da edebi anlamda gene insandır. Mazisi ile âtisi arasında köprü kuramamışlar, yıkılmaya ve unutulmaya mahkumdurlar.

Çiçero´ya göre dost:'Sanki, insanın ikinci kendisidir.'

Emerson´a göre dost:'Yanında yüksek sesle düşünebileceğin bir kişidir.'

Tagor´a göre dost:' Zor olan, bir dost uğruna ölebilmek değil,uğruna ölünebilecek bir dost olmaktır.'

Sevgili Peygamber´imize göre ise:'Kişi dostunun yolundadır, öyleyse her biriniz dost edineceğiniz kimseye dikkat ediniz.'

'Adamın birisi hamamda yıkanıyormuş. Başına sürdüğü kil´in son derece güzel koktuğunu görünce, ona: 'Sen âdi bir çamur parçasısın, nasıl oluyorda bu kadar güzel kokuyorsun? ' diye sormuş.

Kil, dile gelip adama ne cevap vermiş, biliyor musunuz?

-'Evet aslında ben, kokusu olmayan âdi bir çamur parçasıyım. Ancak bir sandıkta uzun süre gül kuruları ile beraber kaldım. Bu beraberlikten işte bu güzel kokuyu kazandım.' deyivermiş.'

İşte böyle...

Gül kokmalı, güzellik, iyilik hasıl olmalı dostluktan. Kin, öfke, nefret ve enaniyet değil.

Şiir dünyamızda, imkânları ellerinde bulunduranlar, mesela bir dergi ya da bir derneği yönetenler; bunların dostluk konusunda, çok iyi ve dikkatli davranmaları şarttır. Dergisini, derneğini sadece kendi borazanı gibi kullanmaya çalışanlar, çabuk kırılgan olan şairler arasında çabuk kaybeder. O yüzden, paylaşımcı; o yüzden yaklaşımcı, fedakâr ve cefakâr bir tutum daha yakışık alır. Maşallah, hele hele bazı toplantılarda mikrofonu eline alanlar, direksiyondaki sarhoş sürücü gibi olmamalı. Bilmeli ki, dostum dediği kişiler de var. Yani, dergi-dernek yöneticisinin fikri ve gönül çatısı geniş olmalı. O çatının altında herkes kendine bir yer bulabilmeli.

Derler ki:

Sokrates kendine bir ev yaptırmıştı. Küçümen... Herkes eleştirmeye başlamış. Kimisi:

-'İçi güzel olmamış' derken, bir başkası da:

-'Çok yapmacık olmuş' diyordu. Bir çok kişi de;

-'Odaları küçük, bütün dostlarını nerede ağırlayacaksın? ' diyordu.

Sokrates demiş ki:

-'Merak etmeyin, evim gerçek dostlarımı alacak kadar geniştir'.

İşte bu...

Hacı Bayram´ı Veli´nin çadırında 'kurban olabilmeyi' göze alandır gerçek dost. Dostluk, itimatla kaimdir.

Rahmetli mânevi babam Ahmet Tufan Şentürk´le gene rahmetli şair ağabeyim Halil Soyuer arasında örnek bir dostluğu görmüştüm hep. Soyuer istisnasız her sabah tam saat 10.00´ da Tufan Babamı arar, o gece ilham bahçesinde açmış şiir çiçeği var ise, onu okur ve şiiri hakkında Tufan babamın görüşünü alırdı.

Bakıyorum da, bizim özellikle internet-sanal dünyanın şairlerinin çoğunun arasında ki dostluklar hep yapmacık.Bir anda saman alevi gibi parlayıp sönen dostluklar var. Bunun sebebi, insanların birbirlerini tam olarak anlayamaması, tanımamasıdır diyebiliriz. Menfaatlerini ön plana alan kişinin dostluğu üç gün sürer... Çileyi kaymak bilmektir dostluk...

Ağustos-2008

Mustafa Ceylan
Kayıt Tarihi : 20.12.2008 12:47:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • İhsan Ertem
    İhsan Ertem

    Yürekten teşekkürler sevgili ağabeyim........

    Saygım sevgim ile

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Mustafa Ceylan