Eskiden bir çocuk vardı,
Ağlayan gözlerini göstermekten utanan...
Ağlardı...
Gözyaşı dökerdi,
En tuzlusundan...
Yaşlar yanağına süzülürdü,
Çenesinden aşağıya inerdi,
Damlardı,
Kahverengi kazağına...
Kim derdi ki bu çocuk
Bir gün düşer hayatın tuzağına.
Eskiden bir çocuk vardı
Yaslanıp duvara çocukça hayal kurardı
Yanardı,
Dört yaşında öksüzlüğüne
Bir gün geldi sarardı...
Hastaydı...
Artık ağlamıyordu,
Belki de içine döküyordu gözyaşlarını..
Kafası ne kadar alıyordu bilemem ama
Artık düşünüyordu
Mavi gözlerini ıslak kaldırımlara dikip
Hayatının da ıslandığını...
Sonra öksürmeye başladı hafiften,
Ah
Ne teşhisler koymadı ki doktorlar...
Tifo dediler bronşit dediler
Bir vakit geldi artık bir şey diyemediler
Kekelediler...
En sonunda
Evet en sonunda azizim kan kustu,
Bir gün bir haber geldi
-Gelmez olaydı-
Dediler; sustu...
Bir yasin okumuşlar başında
Usulca sormuşlar
-Gördün mü?
-Gördüm,demiş,annemi...
Sonra kapatmış gözlerini
Dünyada gözüm yok,dercesine.
Sonra bu günahsız yavruyu
Bu kan kusmuş zavallıyı
Tutmuş iki melek annesinin yanına götürmüşler
Ben bilemem ama hissiyat öyle diyor....
Mustafa TanrıkuluKayıt Tarihi : 18.12.2003 15:42:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Başı önünde
mazinin hatırasını yaşar.
Dönerken duvar dibinden
Sanır ki kaçırdığı fırsatları yakalar.
TÜM YORUMLAR (1)