En hüzünbaz anında yüreğimin,
Yedi damla yaş düştü gözlerimden.
Ve kapayıp gözlerimi,
Buhranların mateminde,
Kaldım firarlara gebe.
Serap olup ta düşmek var mıydı? çöllere.
Oysa,bir deli ırmaktım,
Voltasında rüzgarın.
Bir cıgara ateşinde,
Tütüyordu efkarım.
Şimdi korkudan yana adımlarım,
Buzdan bir çerçevede bakışlarım.
Hangi yol sana çıkar,
Ben;
Hangi çıkmaz sokaktayım...
Hasretinde,
Karanlık gecelere,
Vurdum umarsızca kendimi,
Yarı çıplak,hecelerle kurdum cümlemi.
Her soluk sen oluyordun,
Her bakışta nazarın.
Hiç aklımdan çıkmıyor,
Düşümdeki baharın...
Sen sevdalarımın tek sebebi
Geçmişim geleceğim iki gözüm.
Bir vuslat arzusunda,
Tabutuma düştü külüm...
Bu ne kutsal aşk ki,
Yandıkça yanıyor ciğergahım.
Kızgın yas gecelerinde,
Göğe yükseliyor ahım.
Hangi yürek dayanır,
Bu onulmaz bekleyişe,
Çare buldu mu? Lokman,
Bu çıldırtan hasrete.
Şimdi;
Aramızda kabir,
Aramızda Azrail,
Sura ne zaman üfler bilinir mi? İsrafil.
Biliyorsun...
Senden gayrı kimseye,
Vermedim muhabbeti.
Senden gayrı kimseyle,
Etmedim aşk ticareti.
Bak dolu dolu gözlerim,
Dilimde takıldı sözlerim.
Belki;
Galeyana geldi,
Yokluğunda hissiyat,
Hasretindi tüm gücüyle,
Yüzüme vuran tokat...
Kaç demin çırası aşkına sözüm
Kanatsız bir kuşun yüreğine düştü külüm.
Ben kapında kıtmir,
Ben bir garip canım.
Benim kölesi nefsin,
Benim sesi direnişin.
Kaç zamandır dilimde,
Vuslatımdır dedim ölüm.
Otuzumda; Benden önce,
Tabutuma düştü külüm...
Kayıt Tarihi : 21.4.2006 10:35:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!