Tabu ve totem birbirine bağıntılı iki kavramdırlar. Biri diğerini; diğeri de öbürünü, gölge ve eşlenir anlama olacakla yansıtırlar. Totemi, tabu ile anlarsınız. Tabuyu da, totemle kavrarsınız. İki sözcük birlikte ve birbirini tamamlayışla ancak bir vücudu mücessem (somut vücut bulma) olurlar.
Neredeyse bir sövgü sözcükleri olur denli kullanılan iki sözcüktürler. Oysa bu iki sözcük; bir yemek kadar besleyici bir şifa ve bir zehirli yemek kadar da öldürücü olabilen bir kullanımdırlar. İnsanlığın adını telaffuz etmeden ortaya koyup yararlandıkları, etrafında sosyal ve toplumsal sistemleri çevrimle dikleri çok etkili bir keşifti kullanımdırlar.
İnsanların bir yere, bir kümeye aitlik olan uyrukluğunu (tabiiyetini) , tabu ve totem olurlarla anlamıştırlar. Ve bu iki sözcükle insanlar tabiiyetlerini, edimsel tutumlarını ve zorunluluklarına dek kodlarını, tabu ve toteme dek öznel anlamanın diline çevirmişlerdir. Bu kodlar, özellikle de sosyal insanın, adeta bir eylemler dizgesi yazılımı olmuşturlar.
İnsanlar bu yazılımın içeriğine göre dizayn olan düşünme kalıplarıyla dış etkileri ve dış dünyayı anlamışlardır. Yine bu iki kalıp bir anlama anlatım sınırlılık lığı olacakla da insanların dış dünyayı anlayamama gibi bir öznelci engeli de olmuşturlar. Yine tabuları öğrenme rahatlığı, bizi tembelliğe de alıştırmaktadır.
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta