Yeni dini sistemler, hep bu sembolizmdi putlaşan algılar üzerindeki sekanslarla işlev eşecekti. Güncel yeni biçimleriyle; birbirine göre esnek hareket eden (sekansların) çalıştırılması üzerine, ittifakı olan yenisini oturtacaklardı. Yeninin kendisi putlaşacaktı. Peygamberler (sosyal ahlakçılar) bu tür kimi puttu olayları mücadele olarak eline alıp, put tanımlaması üzerinden, bunlarla savaşımını yapmıştırlar.
Böyle geçmişte toplum yaşamında hayati önemi olmuş bir toplumsal uygulama, zamanla yeni bir toplumsal uygulama ile eski olan gerileyerek, yeni olan, halkın tutumu şekline gelmiştir.
Bu tür uygulamalar üzerinde, dinler, neşvü nema buldu. Ve içerisinde zengin deneyimlerin çıkarıldığı bu alanlar insanlığın geniş müktesebatlarıdırlar da. Bu müktesebatlar alanı, o toplumların, kendi ortak devinim rezonans eksenleridirler. Bu alanların, ahlak kriterlerine dönüşebilmesi nedeni ilen de, insanlığa hitap edebilir bir argümanların, biçimlenişi olmaktadırlar.
İnsanların sosyal ve toplumsal gelişmeleri, araya zaman mekan bilinmezliği alırlar. Bu yüzden insanlar şimdi ile geçmişi arasında öyle fazla bir bağ kuramazdılar! Olsa olsa, geçmişte, şimdisi gibi idi! Tıpkı, şimdi bizlerin on bin yıl öncesine değin insanların bugünkü gibi aile yapılarının ve ahlak, günah kavramlarının olduğunu sandığımız gibi bir yanılgıdır!
Haldeki bu gibi süren kimi çok olayın geçmiş nedeninin bilinmez oluşu vardır. Bütün dini ya da inançtı sistemlerin içindeki bu gibi gizli anlatımlar, istenildiği gibi günceldeki bir hale uyarlanıp, şekillenildiler. Halkın, daima geçmişe dek inançtı adet ve ilişkilerine olan sadakati vardır. Bu sadakatti tutumların şimdide olan, boş yararsız uygulanması, reforme edilmeyi hep öngörürdü.
İnançların reformlarıyla, enkaz üzerine, enkaz biner. Çünkü reform eskiyi kabul edişin üzerine yeni inşadır. Bu enkazların her biri, her bir kişilerin, her bir bakış durumlarına göre; çatışmacı kutsallıkların (ilahi dinler içinde mezheplerin) ve rivayetti aktarımların bir sinsile oluşuyla ele alınır. Her yeni yorum bir müddet sonra, gelişen toplum dinamiği karşısında, yeni sorunsallar haline gelirdi.
İnançlar, bir kesikli süreklilik olmayıp, devamlı bir süreklilik ifade eder olan anlatımlardır. İnançların her yeni yorumu (farklı etnik kültürlerin bileşimini ifade eden yorumu) , hep pansuman tedavi olmanın bir uygulanmasıdırlar.
Hastalığı değil görünüşü tedavidir. İnançlar bu görünüşlerin tedavisinin üst üste birikmiş halidirler. Sorunsalların güncelle olan çatışmalarını anlatır oluşları vardır. Reformcu ahlakçılar tarafından yapılan yorumlar, bu inançların bu tapımdı sorunsallar; ilke olaraktan kişi özümlemesinin yorumları olamayacaktır. Bunlar geçmiş sosyal birlikler dönemine ait, etnik yapıların aktarılan put olacakla, ifade edilişin de, bir kavram şeklidirler.
Eski toplumların, karşı toplumlarla, karşılıklı ittifakı vardı. İttifakı olan her bir karşı toplumun kendi yaşam dönemlerine ilişkin, güncel oluşturdukları kurumsal uygulamalar ve yine kendilerinden önce olanlardan aktardıkları müktesebatları vardı. Karşılıklı ilişkilerini tutum ve kültür edinen bu yaşantı şekli, geleceğe doğru akan klikti bir inanç (put) olmuştu.
İlk ittifaklar, birleşen ittifaklar olmasa gerektiler. Sadece karşıdan ilişki kurmanın ilk adımının, yaşamıştılar. Süreçlerin gerektirmesi ile ve girişen durumlar, yavaş yavaş birleşmeye doğru eğilim yapar oldu. Birleşen eğilim bir enerjiyle ve süreçlerin olgunlaşması ile olacak bir durumdu.
Değilse olası bir rast gele ilk birleşme, kendi sosyal travmasını ne karşılayabilir erginliktedirler; ne de bu ilk birleşme ittifakları, travmalarını taşıyabilirdiler. Aksi halde yapı ilk birleşmede dağılırdı.
Karşıdan ilişki kurma yolu ile girişmede; bir taraf kendi var olma koşulları içinde karşının sorunlarını da kısmen içine almıştı. Bu sorunlu girişmenin yarar zarar değerlenmesini görüp tanıdılar. Bağlayıcı olmadığından üzerinde durmadılar. Aykırılıkları tanıdılar. Birleşmeli ittifaklarda bu sorunlar şiddetle ortaya çıkınca, daha önceki karşılaşmanın hatırlanması vardı.
Şimdi bu hatırlanmanın çözümü de içlerinde idi. Tapınak olgusu gibi. Karşıdan ilişkilerle beliren sorunlar, birbiri ile ilişkilenmeleri karşılığında, sorunların karşılıklı transferleri ile birleşmenin ilişkileri yerleşti. Yerleşen ilişki ve uygulamalar toplumsal ittifakların zorunlulukları oldu.
Söz gelimi bir sosyal birlik komün aileden, karşıdan akraba komün ailelere, oradan da ana baba ve ebeveyn ailelere gidecek olan yol ve travmalar, hep karşıdan ilişkiler içinde giriştirildi. Karşılıklı ilişki içinde bir grubun erkekleri diğer grup içine, kurallı şekilde, kutsal birleşmenin yakınlaşan kardeşliği için tapınağa gelip gittiler.
Bu girişme ile doğan çocukların kime ait olacağına değin bir çatışmacı sorunsal ilişki belirdi. Bunun karşıdan çözümü olan birçok değişik yolları, değişik karşıdan ittifaklar içinde uygulandı. Bunlar ilk doğanın karşı topluma verilmesidir. Ki çocuk bir totem girişmesi içinde ana yerli o aidiyetle doğarken, karşı topluma gidip o toplumdan süt emmesi ilen de, sütünü emdiği toplumun da, aiti olmuştu.
İki totem aitti bir kimlik durumdu sorun, ortaya çıkmıştı. Bu sorun karşı topluma damat gitmek, daha sonra da kadının karşı topluma gelin gitmesi gibi bir yığın uygulamaların birikmesini ortaya koydu. Bu kazanımlar artık ittifakın kendi sorunlarını taşır olmanın sosyal bağışıklamasını, karşıdan ilişkinin; karşıdan çözülen uygulamalarıyla; ortaya çıkartmıştılar.
Ortaya çıkan karşıdan uygulamalı çözümler alanı, ittifakları yavaş yavaş; ittifaktı kutsal merkezlerin buluşturması içinde giriştirdi. Bu girişme yerleri hiç kuşkusuz tapınak yerlerdi. Karşıdan ittifaktan önce birbirini avlayan iki farklı komün üye, karşıdan ilişki yolu ile bir buluşma yeri ve birbirlerine hediye (sunu) bırakıp gittikleri yerlerdi bu tapınak alan. Yani burası esen ve güvenliğin içinde olunan, selim ve barış yerleridir.
Söz gelimi, bu girişme ile ittifak toplumların her biri, bu kutsal girişme merkezlerine, ayrı yer ve yöndü kapıdan giriyorlardı. Yine her bir ittifak toplumu, mekânın kutsal yer içi panteonunda, kendi totemini sergiliyordular. Bunlar bir arada, yan yana olmanın, birbiri içine tam da karışmayan, totem bağ ilişkileri idi.
İttifak toplumları, karşıdan ilişkinin zorlaması olan, ittifaktı girişmenin, alan zorlamasını; bu kutsal buluşma mekânları içinde yapıyorlardı. Karşıdan ilişki, yan yana ilişkiye dönüşmüştü. Yan yana buluşan girişmenin, mekân buluşma yerleri ile birlikte algılanması; “kutsal mekân algısını ve saygınlaşır olmasını” ortaya çıkartmıştı.
Bir çeşit, çağlar boyu süren önceki, eski sosyal birlikti totemdi tehditler, bu kutsal buluşma yerlerinde yan yana girişmelerin olabilmesi için dokunulmazlık algısı kazandı. Ve ittifakın yan yana karşılıklı olan ilişkilerinin olum aşılması ve yan yana ilişkilerin, meşruiyet kazandığı bir alanlar etkili yerlerdi, bu kutsal mekânlar.
Yine ittifak birliği, bu kutsal yer buluşmaları içinde, tapınaktı panteona; ayrı kapılardan giriyorlardı. Panteon ilahının sağında, solunda, önünde, arkasında; ittifakın her birinin kendi totemi vardı. Böylesi temsilci bulunuşlar, bu yan yana oluşun, ittifak içinde ittifakın henüz homojen olmayıp, heterojen oluşla kendi aitti temsilciliğini yapıyorlardı. Bu çok önemli bir çözümdü.
Panteondu birleşilmeye değin olan bu çözüm, geleceğe doğru akan bu görenekti. Dinamiklerle tutumla şan karşı toplumların yaşam ve kültürler ittifakıydı bu. Bu müthiş çözüm bir yandan da geleceğin yeni ittifakları ilen de çatışıyordular. Bu çatışmanın ilk simgesel anlatım aktarımı, İbrahim sembolizmidir. Sonuncusu da Kâbe panteonudur.
Sürecek
Bayram KayaKayıt Tarihi : 16.1.2011 12:11:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!