İşte bu yüzden Arap coğrafyasının kimi Yesrip (Medine) , Hayber, Yemen, Taif gibi birçok yerinde, eski köleci ilişkiler tavsamıştı. Bu değişmenin, bu yeni olan düşüncenin, yeni ilişki biçimi olan bir demokrasinin, halka ve köle sahiplerine anlatılması gerekiyordu. Bunların halkça anlaşılır ve benimsenir olması demek; eski inanç ve yaşamlarına alışma koşullarının, bırakılması demekti!
Eski alışma şartlarında kurtulmanın kendileri üzerinde yaratacağı travmasından ötürü, yeni olanın doğrudan söylenmesi çok zor oluyordu. Açıklayamıyordunuz. Yeniyi legal ize edemiyordunuz. Yeni yavaş yavaş olacaktı. Feodalizmin gelişmesi için de eski köleci ilişkinin kısmen kalkması lazımdı.
Sosyal bünye bu oluşma ile helva yapmalıydı. Ne yapılabilirdi? Helvayı yapacak bir kıvılcım gerekli idi. İleri yön olan feodal uç, size kölelerin azadını ve kölelerin kimi sağlanan haklarından, köleler sanki kiracı imişler gibi bu sağlayışları yapmalarını, öngörüyordu.
Bu haklar, kölenin kendisi için de üretim yapmasıydı ve kölenin kendi üretimi olan ürününü satıp, kazancını harcayabilmesi gibi devrimsel başarılı bir ileri yöndü. Tüm bunlar iyilikti merhamet acıma duygularıyla değil, yeni ilişkinin, zorunlu bir demokratik atılımlarıydı.
Eski köleci ilişkiyi, tümden yok edemezdiniz. Bir yeni kendisini ortama koyarken, eski ilişki, azalan bir etki ile uzun bir süre daha sürer. Çoğu eski yaşam, bu eski ilişkiler üzerine dönüyordu. Ve bu ilişkilerden sapma dengesizliklere neden olmakla halkın da travmasını oluşturuyordu. Peki, bu durumda siz ne yapardınız? Böyle bir sosyal ortamın ortak aklı ne olabilirdi? Ve bu değişmeleri; anlayamaz olan, çıkar ilişkileri bozulan kitlelere, nasıl yansıtırdınız?
Elbette ölen ilişkileri oksijen çadırında tutarak, geçiş uyumlanmasını yaşatarak yapacaktınız. Bu köleliğin ilişkilerinde ileri yönden değişmelerini savunmaktı. Hem de eski köleci ilişkilerin dağılması için yeni inancı tutumlar ortaya koymaktı. Bu anlamda, söz gelimi; halkı içinde köleleri evlat edinmenin inanmaya dek düşünce alıştırılması yapılacaktı. Halk içinde köleyi evlat edinmenin fikri zaten yayılmıştı. Siz bunu ecirleri (sevapları, faziletleri) ile inançtı kutsiyetle olumlayacaktınız.
Böylece insan bile sayılmayan köleler, efendilerinin evladı olmakla hayli haklara kavuşmuştu. Bu gibi köle azadına dek olan bir değişme feodal isteği insanlara inanç sembolleri üzerinde çağırırdınız. Bu semboller günah-sevap- kutsal güç emri gibi halkçı söylemlerle ancak faş edebilirdiniz. Bu yol insanlığın binlerce yıldır kullandığı bir, inançtı, totemdi, yöntemdi.
Yeni ilişkiye göre serbest kalması gereken köleleri siz çeşitli nedenlerle, sadaka niyetine, kefaret, adak niyetine, evlat edinme niyetine, başınızın gözünüzün beladan uzak durması gibi halkçı söylemlerle yapıyordunuz. Böylece halkçı yapının ısıtılaraktan alıştırılması sağlanıyordu. Yani köleleri açıktan, doğrudan azade edemiyorsanız; kusur ve kabahat işleyenlerin, günah kefaretinden yararlanırdınız. Sadaka fikrinden yararlanırdınız.
Örneğin; 100 tane köle bağışlatarak suç işlemiş kişinin iç daralmasından kaynaklı huzurunu sağlayabilirdiniz. Ya da kölesi olmayan muktedir bir günahkâr, en az 1 köle satın alıp, köleyi serbest bırakarak erinç duygusuna kapılırdı. Bu bir kazançtı. Ama asıl kazancınız; halkın nazarında kölenin de serbest kılınabileceği fikrinin işlenmesidir. Bir tutumu, halkın anlayışları içine bir sevap erdemi olaraktan sokabilmenizdir. Artık köle azadı, sanki toplumsal işleyiş değilmiş de, halk içinde sosyal tutumun sevaptan yapılan, merhametlilik erdemi olmuştur!
Görüyorsunuz toplumsal bir değişme, halka ancak; halkın bir anlaması olan inanç sembolleri üzerinde yansıtılabilirdi. İnsanlığın binlerce yıldır başardığı da bu idi. Bir tutum, yaygınlığından ötürü puttu uygulamaya dönüşürken, o uygulamanın değişmesinden ötürü de, eski puttu algı; yeni puttu sembol bir algı ile yıkılaraktan, ancak halka yansıtılıyordu.
Yani tabu ve totem, insanlık âlemi genelliğinde böylesi yol ve yöntemi ile yararlı bir bağıntı anlatım ve anlamadırlar. Put tanımı totem ve tabunun ikisinin kaynaşık biçimini de içerir. Ama put kavramı biraz daha özel anlatımların konusu da olmaktadır.
Put tanımlaması eskiyi kaldırırken, totem ve tabunun tekil kaynaşık halinin reddidirler. Söz gelimi halkın: ‘biz atalarımızı bu yol üzerine bulduk’ puttu demelerini; dinler: ‘ya atalarınız yanlış yolda iseler’ diyerek yıkarlar. Hemen arkasında da: ‘dosdoğru yol’ diyerek ataları İbrahim’in Hanif dini yolu üzerine eksen eşerek yeniyi bu yol üzerinde olumla tarak, halka benimsetme yoluna giderler.
Ama yeniyi ortaya atarken kendi tabu ve totem yüzünü, ikili belirme ile hemen gösterirler. İşte put böylesi bir mücadele yöntem şeklidir. Yeni olanı, tabu ve totem olaraktan ikamenin yöntemidir. Eski olanı ve tedavülde kalkacak olanı da, put sövmesi ile karanlıklaştırarak, kaldırıp dışlar olmanın kullanımdı ikili bir yöntem tutumudur.
Puttu tutumlarla; kaldırıp, dışlamanın ve yerine ikamenin tepkisini şöyle belirlerler. Eski olanı, hiçbir ilişkisi kalmadığı için ya tümden reddeder; ya da eskinin revizyonu yaparaktan, etrafına yeni nicelemelerle sarılımlar biriktirirler.
İşte put, bu reddedilen ve revize edilen kısmın tanımlı lığıdırlar. Yeni olan ikameler de hem tekrar eski atalar eksenine bağıtlanarak, dosdoğru yol olarak, yeni konumlanışıyla halka seslenir. Hem de bu yeni tutumlar, geleceğin, gelecekte reddedilecek olan değişmeye direnen putudurlar. Put bir yüzü ile geçmiş zamanın ölü ruhu, bir yüzü ile zamanın ruhu, diğer yüzü ile geleceğin halk içi uygulamalı, kesikli sürekliliğidir. Sonuçta inançtı, halkçı bir kavramdır. Toplumun putu yoktur.
Toplumun dinamikleri farklı değişmenin zorunluluğudur. Put bir yönü ile halkın değişme dinamiğidir. Halkı aidiyet ilişkisi ile davrandırır. Halkı eski aidiyetinden yeni puttu anlamalarla koparır. Halkı geleceğin tutumu içinde yeni değişmelere karşı tutucu bağnaz yapan bir aktif ve reaktif anlama kavramdır.
Kişi kendi sanı kanı duygu ve düşüncelerini dıştaki bir sanal noktaya alıp burayla söyleşmişti. Bu dış nokta, sosyal etnik yapının ve sonrada toplumun ve toplum yapının gücü olaraktan denetilme ve otoritenin merkezi olmuştu. Başlarda saray yönetimi ve tapınak yönetimi diye totem nokta ikiye çatlamanın (plüralizmin) belli belirsiz olan ilk ikizleşmedi otorite oluşmasını başlamıştı.
Başlangıcın güç merkezi olan bu sosyal cazibe (çekim) alanı, somut bir simge olan totem alanla belirlemişlerdi. Simge somut, ama cazibenin odağı yine sanaldı. Tek tanrılı dinler toplumun bu alan içinde az az ayrılan yapısı ile sosyal yapıyı düzenleyen totem anlamadan kısmen ayrılışmıştı. Totem, deneyin ve kanunların yaratıcısı olan tanrı olmuştu.
Totemin toplumu düzenleyemez olma gücü sezilmişti. Totem gerçekliği kişileri kontrol etmeye sonsuzca devam edebilirdi. Tek Tanrılı dinler sanal noktanın somut simgesini, kaldırmıştılar. Aslında bu kaldırılan, totem güç; totemin, toplumu denetleyen gücüydü. Sembolde simge kalkmış, simge de odaklanan sanal güç merkezi de, tekrardan kişilerin içine (özeline) alınmıştı.
Bu içti alan, kişi ile Tanrı’nın, söyletilen aidiyet kontrol otorite noktası olmuştu. Dıştaki yansıyan mana güç, kişinin içinde yine kişi içindeki nokta olan Tanrı’ya yoğunlaşmıştı. Bu yoğunlaşma kişinin dışına taşan bir kapsama duygu seline dönüşüp, kişi yaşamını; anlamlı, anlaşılır, kılıyordu.
27.12.2010
Bayram KayaKayıt Tarihi : 24.1.2011 18:57:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Bayram Kaya](https://www.antoloji.com/i/siir/2011/01/24/tabu-totem-ve-put-12.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!