Bir anda kendimizden geçmişiz
Gotik mi, Barok mu, birisi karar versin.
İşte böyle bir tablodayız şimdi biz.
Sanat sevicilerinin mutfak koleksiyonlarında biz mi birinciyiz?
Getirir uşaklar yemekleri, sanki tabloları da yanında yedirirler.
Çerez niyetine... Yoksa ana yemek miyiz?..
Bilmeyiz, bu tablodan nasıl çekip gideriz...
Ve üstümüzden para kazanır eldivenli eller.
Her el değiştirdiğinde renklerimiz.
Kimi zaman aynı tabloda olduğumuza şükrederiz.
Üstümüzü değiştirmek isteriz yine de,
Karşımıza ayna konulduğu günlerde.
O güvenlikli, sıkıcı müzelerden çalındığımızda,
Sevinir sevinir zil takıp eğleniriz.
Müze namlı hapishaneden izne çıkmış gibiyiz.
Tabloyu yapan ressamı severler de bizi sevmezler.
Bizi sevmezler, ressamların bizi hapsettiklerini bilmezler.
Bir tür hayvanat bahçesi rolüdür bizden bekledikleri.
Geleceksiniz müzeye birgün ve olmayacağız yerimizde.
Ne yapacaksınız söyleyin. Bu notlu şişeye
Koyduğumuz naçizane düşüncelerimizi
Şu an okuyorsanız sevinin.
Yola çıkmışız demektir, çok boyutlu uzaylara doğru,
Tablosal mahkumiyetimizden kurtulmak için.
Kartal, 28 Ekim 2012
Kaynak: Gezgin, U.B. (2017). Gümüş Bir Kolye: Şiirler 2012 [A Silver Necklace: Poetry].
Kayıt Tarihi : 9.8.2022 01:29:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!