Hani bazen erken gelen baharlara aldanır da
Güller tomurcuk açar ya artarda,
İşte öylesi bir şeydi bu aşk.
Hani yaz ortasında
Güneşli yağmurlar yağar ya ansızın,
İşte böyle bir şeydi bu yürek sızım.
Ayın şavkı gibi parlak
Gözlerindeki ışıkları sevdim ben,
Sesindeki sevda rengine vuruldu yüreğim,
Sanmıştım ki,
Mutlu olacağız sonsuza değin.
Uyanacağız buğulu sabahlara,
Unutturacak gülüşünün sihri acıları,
Bu adam bu şehri senle sevecek,
En alımlı mor menekşeler sunacaktı sana,
Sen en nazlı sarı gülüm olacaktın anlasana…
Hiç yoktu hesapta takvimlerin uyuşmazlığı,
En olmadık zamanda çıkıverdin karşıma,
Bozgunlarım yağarken sağanak üstüme,
Kanarken henüz kapanmamış yaram
Kırılmışken kanatlarım nasıl saram…
Nasıl uzatayım buz gibi ellerimi sana,
Ben sırılsıklam tutkunum yüreğinin sesine,
Karanlık gölgelere ezdirmesem de bu aşkı,
Sulamam hasret yağmurlarıyla sevda toprağımı,
Unutmam hiçbir nefeste hayata ilgi odağımı,
Sen unutmayı dene bıkarsan
Ama asla unutma unutmadığımı…
Ben uçarı çocuğuyum fenomen sevdaların,
Acılar perçin yapsa şah damarıma,
Vefasızlık her defasında farklı kılıkta çıksa da karşıma,
Yıldız alacalarında yalnızlığımla,
En sıkı dost gibi gezsem de kol-kola,
Ve felek vurgunlarında hiç vermese mola,
Dumansız dağlar aramam gülüm,
Gezdirmem deli gönlümü sağa-sola…
Hani en büyük sermayendi yüreğin,
Hangi duygu, enflasyon yarattı da içinde,
Değişiverdin bir biçimde.
Hangi arzunun yirmi dokuz harfinden biri olamadım
Hangi gözünle baktın da bana,
Yakıştıramadın dünyana.
Sen aslında korkuyorsun korkularından,
Anlasana…
Hangi gizin esrarını saklar zaman,
Kaç bahar eskitir eskimeyen aşkları,
Menekşeler ne kadar yaşar susuz,
Hangi nota senin sevdiğin makama uymaz,
Sevenin kaderi olsa da sabır,
Kelebekler acı duymaz…
Haydi, koş şimdi alabildiğince özgür,
Sığ sığabildiğin kadar gönle,
Ay ışığını da sana bıraktım bu gece,
Yıldızları bırak benle…
Bir kadeh kırmızı, bir nefes duman yeter efkârıma,
Bir de nihavent şarkı mezem,
Hele bir de kuş konarsa masama,
Sütü olmayan cinsinden,
Dileğim kalır mı lambadaki cinden…
Mutsuzluğa içelim dost,
Unutulmuşluğa, yalnızlığa,
Varoşlara düşen gölgemize direnmeyişimize…
Sığınacak küçük bir koy gönül sandalıma,
Bir kaşık kaymak yürek balıma,
Bir de bakan olursa en yalanından falıma
Sarhoş olurum sabah dek.
Elbet vuslat sırası bize de gelecek…
Varsın ömür tükensin sevgisiz, aşksız,
Varsın konmasın omzumuza kelebekler,
Bizi daha ne serüvenler bekler.
Ne fayda sözleri kayıp makamdan,
Bizim olmayan mutluluktan ne fayda,
Cezası müebbet kes kaderim bu kez,
Taammüden cinayete teşebbüstü bu sevda…
Murat Nail Güney 29 Kasım 2009 Pazar
Alsancak iskele- İzmir saat: 16.42
Kayıt Tarihi : 29.11.2009 16:52:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!