Ömür Döndü Zindana (AKİS)
Hana geldik misafir, misafir geldik hana
Zindana döndü ömür, ömür döndü zindana.
Çaresiz kalır dertler, dertler kalır çaresiz
Cana işlerse kurşun, kurşun işlerse cana.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
HEM USTALIK HEM DE ANLAM DOLU. GÖNÜL DOLUSU TEBRİKLERİMLE HOCAM. SELAM VE SAYGILARIMLA...
Harika beyitler, harika sözler, harika bir dil...Kutluyorum... Güneri Yıldız
Didaktik nitelikte güzel iletilerle donatılmış bu AKİS çalışması için çok emek tüketildiğini sanıyorum.
Ama ortaya yetkin bir yapıt çıkmış.
Beğenerek okudum şiiri.
Şiirin ''AÇIKLAMALAR'' bölümündeki ''Sözde soru tümcesi'' haklı bir nefreti barındırıyordu.
Kardeşim ÖCAL'ı bu şiirinden dolayı kutluyorum.
Erdemle.
Insan bu kadarmi guzel yazar üstadim ellerinizden opuyor kandiliniz mubarek olsun.. bizlere cok seyler ogrettin bilgi kaynagisiniz.. sizi seviyoruz.. Allah bereketli omurler versin basimizdan ayirmasin.. Antolojiye geldigim su 7 aylik bir sure icinde öyle degerli ustadlari izleme firsatim olduki fakat yuregi en guzel konusan ve caglayan ustadim, gonullerin sofrasindan bizlere lezzetler sundunuz...
harika ve nefis bir şiir olmuş tebrikler..
BU GÜZEL ÇALIŞMAYI BİZLERLE PAYLAŞTIĞINIZ İÇİN TEBRIKLER SAYGILARIMLA...
her yönü ile güzel, hatta güzelin fevkinde bir çalışma. tebrikler. 100 p.
!!!!!!!!!!
İLK DEFA DUYDUM.( GERÇİ EDEBİ BİLGİLERİ İLK SİZDEN DUYUYORUM )
DEĞİŞİKTİ.
Hana geldik misafir, misafir geldik hana
Zindana döndü ömür, ömür döndü zindana.
Bir çeşit olarak iyi, ancak şiirin okunuşuna yeni anlamlar vermediği için sadece aynı anlamın pekiştirmesini yapar olması şiiri tutulu yapmış.
Şairin değişik uygulamalara açık oluşu ve yeni çalışma tarzlarını gündem eder olması saygı ve gıptayı gerektirir bir oluşmadır.
Tebrik ve selamlarımla...
Hana geldik misafir, misafir geldik hana
Zindana döndü ömür, ömür döndü zindana.
Çaresiz kalır dertler, dertler kalır çaresiz
Cana işlerse kurşun, kurşun işlerse cana.
Mekânda dolu insan, insan dolu mekânda
Kana susuz canavar, canavar susuz kana.
Zifire yatmış gece, gece yatmış zifire
Tana ermiyor vakit, vakit ermiyor tana.
Silahlar konuştukça, konuştukça silahlar
Şana yıldız takılmaz, takılmaz yıldız şana.
Yarayı deşer özlem, özlem deşer yarayı
Son ana sarhoş akıl, akıl sarhoş son ana.
Hedefe yürür beden, beden yürür hedefe
Olana seyirciyken, seyirciyken olana.
Kalkanı delemeyen, delemeyen kalkanı
Kına girer pusatlar, pusatlar girer kına.
İbret olsun âleme, âleme olsun ibret
Sona varırsam eğer, eğer varırsam sona.
Vuslatî der oğlumla, oğlumla der Vuslatî
Yan yana yatırsınlar, yatırsınlar yan yana.
**********
Büyük bir zevkle okudum.Anlamlı ve akıcı ifadeler...Yüreğine sağlık değerli şairimiz.
Bu şiir ile ilgili 26 tane yorum bulunmakta