Vay Gönül (GÜLİSTAN- Yeni Nazım Önerisi)
Bir zamanlar, derdi dinmez, körkütüktün hey gönül!
Hep sorardın, her gecenden, yağsa gündüz mey gönül.
Kâh zarından, kâh yaşından, cemre düşmez güllere,
Bir çilingir yok ki açsın, sürgülüydün, huy gönül.
Keşmekeşlik sardığından, muzdariptin velhasıl,
Düşlerinden verdiğin pay, hep canımdan say gönül.
Kahrı bitmez merhemin var, kadri olmaz arsızın,
Her sakinin bardağından yandı lebler doy gönül!
Kahvesinden, garsonundan öç alırken meydanın,
Toz köpürten, dar mekândan kopmamıştın bey gönül!
Demli çaylar zevke kaynar, pek sayılmaz kahvane,
Loş karanlık, Şevki bekler, sen düşerdin duy gönül!
İçmeden mey, sarhoşuydun kalbe kispet türkünün,
Ah çekerken, derde kırgın, dinliyordun ney gönül.
‘Bir yanardağ fışkırması
Benim gönlüm deli gönlüm.
Ceylanların hıçkırması
Benim gönlüm deli gönlüm
Dost dağının büyük çığı,
Çiğdemlerin hıçkırığı,
Su köpüğü, gün ışığı
Benim gönlüm, deli gönlüm.’*
Kirli bardak doldu artık, çekmeliydin bir yudum,
Şevki bekler, uçlu efsun tüttürürken, çay gönül.
Tuşta parmak, türkü bitmez, tekrarından bıkmadan
Tüm saatler, aynı dilden harcanırken hay gönül!
Bir ozandır, telde tutmuş, Pir Ceylan’ın nabzını,
Bak ne söyler, anla artık, var tez elden yay gönül!
‘Neye yarar çok ile az?
Biraz sevda, biraz da naz
Yunus’ a can, Veysel’ e saz
Benim gönlüm, deli gönlüm.’*
Gurbetin zor, bir zalimden, muskasından kop dedim,
Eğle kendin, gonca gülden yâr mı yoktur cay gönül!
Dinledin söz, yol kat ettik çölde kavruk taş gibi,
Sır kokuttun, hasretinden harlı yandın toy gönül.
Sürdü düşler, gün darılgan, ay karanlık, Şevki yok!
Bir kasetten ayrı kalmak, ‘zor’ dedin sen, buy gönül!
Çok direndim, gerçi hakkın, saygı duydum aşkına,
Gözde yaşlar, bıkmadık hiç, dinlemekten bay gönül.
‘Yükseklerde harman olur,
Dertlilere derman olur,
Aşk denince ferman olur
Benim gönlüm, deli gönlüm.
Kanatlanıp göğe uçar,
Kendisinden kendi kaçar,
Hasret hasret çiçek açar
Benim gönlüm, deli gönlüm’*
Ben güvendim, sen de sevdin,sevdasından mahrumuz,
Vuslatî der; tek kazancım: Kabre hasret vay gönül!
Fâilâtün / Fâilâtün / Fâilâtün / Fâilün
08.10.2008
Osman ÖCAL
Bir deli rüzgar gibi de esip tükettin ömrü,
Geri dön dene bilirsen, bir bir durmada say gayri...Bilal Özcan
Kayıt Tarihi : 10.10.2008 16:13:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Fâilâtün / Fâilâtün / Fâilâtün / Fâilün (-. - -) (-. - -) (-.- -) (-. -) Gazel, 5 beyitten 12 (Bazen 15) beyite kadar olabilir. Aruzun her kalıbıyle yazılabilir. Bu şekille en çok AŞK, TABİAT VE TOPLUM TEMALARI işlenir.' (Ahmet KABAKLI, Türk Edebiyatı, Cit:1, Syf:604) Gülce Gazel'e biz GÜLİSTAN adını verdik. Nasıl ki, HECE NAZIM ÖNERİLERİMİZDE HECE ve SERBEST KAVGASINA son veren 'BULUŞMA' isimli NAZIM ÖNERİMİZİ SUNDU İSEK, aynen öyle de, ARUZ-HECE tartışmalarına son verecek, her ikisini de bünyesinde AHENKLİ bir şekilde bulunduracak bir NAZIM TÜRÜDÜR 'GÜLİSTAN...' -GÜLİSTAN' da Kendimize örnek olarak Faruk Nafiz Çamlıbel'in HAN DUVARLARI Şiirini aldık. MUSTAFA CEYLAN Ben de Mustafa Ceylan Üstadın ' Bir Yanardağ Fışkırması' adlı şiirini GÜLİSTAN da kullandım Neden derseniz? Yıllar öncesinden Musa Eroğlu'nun okuduğu bu şiirin türküsünün unutamayacağım bir hikayesi var bende. Şiirin Mustafa Ceylan Üstadın olduğunu geçen gün sayfasında dolaşırken farkettim ve çok memnun oldum. Üstaddan izin alarak bu şiiri kullanmaya karar verdim. Mustafa ceylan üstada TEŞEKKÜRLERİMİ SUNUYORUM.

Mükemmel bir çalışma hocam, başarılarınızın artarak devamını diliyorum..
Bu şaheseri de tam puanla kutluyorum.
***************
'Şairliğim on iki yaşında başladı.
Bahanesi tuhaftır:
Annem hastahanedeydi. Ziyaretine gitmiştim...Beyaz yatak örtüsünde, siyah kaplı, küçük ve eski bir defter...Bitişikte yatan genç kızın şiirleri varmış defterde...Haberi veren annem, birden gözlerimin içini tarayıp:
-Senin dedi; şair olmanı ne kadar isterdim!
Annemin dediği bana, içimde besleyip de on iki yaşıma kadar farkında olmadığım bir şey gibi göründü. Varlık hikmetimin, ta kendisi... Gözlerim, hastahane odasının penceresinde, savrulan kar ve uluyan rüzgâra karşı, içimden kararımı verdim:
-Şair olacağım!
Ve oldum.
O gün, bugün, ŞAİRLİĞİ KÜÇÜK VE ADİ HASİSLİKLERİN ÜSTÜNDE GÖREN, ONU İDRAKİN EN İLERİ MERHALESİ SAYAN BEN, bu küçük ve âdi bahaneyi hiç unutmadım.
SANAT VE HAYAT, SANAT VE HAKİKAT ÜZERİNDE FİKRİ OLMAYAN, FİKİR TASASI ÇEKMEYEN ŞAİR, BENCE, KUYRUĞU KISTIRILINCA AĞLAYAN BİR HAYVANCIKTAN FARKSIZ... BİRBİRİNE AYKIRI ÇİFT BAŞLI BİR MAHLUK OLAN ŞAİRDE, BİRİ SUFLİ VE MAHKUM, ÖBÜRÜ ULVİ VE HAKİM, İKİ KUTUP VAR...BUNLARIN BİRİYLE ŞAİR,İNSANOĞLUNUN EN ALTINDA, ÖBÜRÜYLE NE NEBİLER VE VELİLER AYRI, EN ÜSTÜNDE...
ELBETTEKİ ALT KATTAKİLERDEN OLMAK İSTEMEYECEKTİM. BUNUN İÇİN BÜYÜK BİR MEMURİYETİ YERİNE GETİRMEK LAZIMDI.
BUNA ÇALIŞTIM:
Bir yanda BELLİ BAŞLI BİR SANAT ANLAYIŞINDAN TÜTEN ŞİİRLER, bir yanda, bu sanat anlayışının tüttürdüğü ŞİİR MEFKURESİ...Bir yanda yemişin İÇİNDEKİ LEZZET, bir yanda yemişin dışındaki lezzet reçetesi.
Kısacası, sezerek yapmak ve düşünerek bulmak...
Şiirlerim, yemişin içini, şiir hakkında düşündüklerim de kabuğunu gösteriyor. Demek ki, ben, sadece şiir dokumakla kalmıyorum; Frenkçeden Türkçeleştirilmiş tabiriyle (Poetika)mı, şiir sanatı üzerindeki fikirlerimi de örgüleştirmiş bulunuyorum. Yaptığım işin değerini bilmem ama, böyle bir işin ŞİİR AN'ANEMİZDE ŞİMDİYE KADAR MEVCUT OLMADIĞINI bellirtmek hakkımdır.
Yarım metre bir cücede bu zamana kadar hangi dâhiye rastladık? EL İLANI KADROSUNDA HİÇ BİR HİKMET TILSIMI BİLMİYORUZ. BİRKAÇ MISRANIN ŞAİRLERİNDEN DE FAZLA BİR ŞEY UMMAYALAIM. Keyfiyeti, kemiyet zenginliği, hiç olmazsa yeterlik içinde aramanın bir sırrı olsa gerek... Bu bakımdan ben, ŞAİRİ, KİTAPLIK ÇAPTA VAZİFELİ GÖRENLERİN ÖLÇÜSÜNE İNANIYORUM. Böyle olduğu için, sâf şiir planında bile şairin kitaplık çapta tecellisine karşı hasretimi ilk defa bu kitapta ifadelendirmek davasındayım.)
Sonra Osman Öcal
***********************
Evet, üstadın KİTAPLIK ÇAPTA BİR ŞAİR TECELLİSİNE HASRETLİĞİ ve bu hasret bizde, hepimizde de vardı. Nasıl bir marangoz her türlü ağaç kesme-biçme alet ve apereylerini bilmek, mesleğini tam olarak yapmak durumundaysa, ŞAİR DE KİTAPLIK ÇAPINDA TECELLİ edercesine, şiiri kendine ciddi bir uğraş kabul edip, DONANIMLI OLMALI. İşte bu donanım bugün GÜLCE EDEBİYAT AKIMININ ÖNCÜLERİNDEN OLAN Osman Kardeşimde var. Üstadımın inşallah ruhu şâd oluyordur. İnşallah, bizlerin, Osman'ımızın bu çabasının mânevi sinyaleri gidiyordur.
Ve de GÜLCE
*****************
Güzel dilimiz Türkçe ile rahatlıkla aruz vezinli şiir yazılabileceğini orata koyan bir hareket. Şiire ciddi ve sabır isteyen bir anlayışla yaklaşan, arının peteğe bal dolduruşu benzeri kelimelerden gökdelenler dikmesini bilir elbette.
Dünü olmayanın yarını olamaz.
Gazel bizim mâzimizin temel direklerinden birisi. Hece şiirimizde KOŞMA nasılsa, Divan şiirimizde de Gazel o'dur diyebiliriz. Yer ve ele alınış bakımından söylüyorum. Yoksa, her ikisi de farklı, bunu herkes bilmekte zaten...
Şiiri, hele hele hece şiirimizi içi boş, sıradan ve anlamsız, kuru, yavan ve kafiyelerin arkası doldurularak manzume sananları duyuyorduk, kimi şair dostlarımızın GÜLCE ile temas kurmalarını engellediklerini, Aleyhimizde oluşturmaya çalıştıkları kamouyunun farkındaydık. Bizi, SERBESTİ HECEYE yanaştırıp, hecenin sihrinde yok edecek bunlar diye suçlayanlarla, DOLDUR-BOŞALTCI, ilm'ül kafiyeciler aynı zaman diliminde, bir 'antitez' ortaya koymadan saldırıya geçtiler ya, artık çok rahatız, zira bu aşk-sevda bayrağı gönül burçlarında dalgalanmaya başladığının işaretidir bu...
Kutluyorum Osman Üstadımı...
Harika bir GÜLİSTAN olmuş...
Ve de SON SÖZ
********************
GÜLİSTAN
-I-
Şair dostum, umutsuzluk uzaklaşsın gönüllerden
Kalem coşsun, bizim gülden doğan elbet; gülistandır.
Susuz kalmış pınar, gök gözlerin, yağmur gözetlerse
Yüreklerden, bulutlardan sağan elbet; gülistandır.
Açar gülcem, güneşlerden ışık toplar sevinçiyle
Şiirlerden seçip bir gün, yığan elbet; gülistandır.
Yürek derler kaînattan büyük, fındık kadar yüktür
Bilirsin can, Yunuslaştır, sığan elbet; gülistandır.
Gümüş sözler di susmaz, duygu destandır tutulmaz ki
Semâlardan, doruklardan yağan elbet; gülistandır.
Beşikteyken gülümser bak, henüz doğmuş bebektir o;
Eğilmezmiş, o başlardan eğen elbet; gülistandır.
Çıkar, yorgun yokuşlardan tutar ilham dalından hem
Buse dersen, bulutlardan değen elbet; gülistandır.
Seven herkes,bu yıldızdan ışık alsın güzelleşsin
Horuldarmış karanlıklar, boğan elbet; gülistandır.
-II-
Saat on üç: Gülistandan gelir en ulvi ses; dinle!
Yiğit şâir sesîdir, sen de duy, yan ağla derdinle..
Kulak ver, çınlıyor; kalbinde goncâlar açar; dinle!
Huzur çağlar, barış destan olur bir anda kalbinle...
Sazın bağrında tellerden mübârek sevda var; dinle
Onu duysan, güzellikler tutarsın hep, kemendinle
Ozan Osman Öcal derler, duman olmuş, yanar dinle
İşit, ilham alırsın bak, yaşarsın sen de sevginle:
'En büyük arzum idi seni haktan dileğim,
Gamzeler düşmüş yere nazar mı var meleğim?
Ömrümün iksirisin sen gül ki ben güleyim.
……….Güldüğünde yüzünde narçiçeği açmalı,
……….Dokunan seher yeli kokusunu saçmalı.'
O mahzun bakışların yakışmıyor gözüne,
Hangi can dayanır ki sevdiğinde hüzün’e?
Yüreğinden dökülüp gül damlasın yüzüne.
……….Güldüğünde yüzünde narçiçeği açmalı,
……….Çiçekler arasında kelebekler uçmalı.'(*)
-III-
Saat ondört: Kırılsın ayna, düşsün yelkovan birden
Zaman gitsin başımdan, kırlaşan saçlarda cümbüş var
Umut eksem, yürek yangınlarım âlevlenir birden
Yazan yazmış, kader derler; geçip gitmez yalan yıllar
Ozan susmaz ki, derdim dağların üstünde dert sanki
Sazından, yer ve gökler dillenir, çatlar sabır ve nar
Büyük aşkın çiçeklenmiş avâzından yanar teller
Gülistandan açar güller gülün tartar, alır kantar:
'Çöllerin ortasından zemzem gibi akardın,
Ağustosta gönlüme yağan bembeyaz kardın,
Zemheride kor gibi dokununca yakardın.
……….Güldüğünde yüzünde narçiçeği açmalı,
……….Bala susamış bu can nektarını içmeli.'
Alev alsın aşkımız bulutlarla ıslansın,
Büyüsün sürgünleri yıldızlara yaslansın,
Sevdamızın izine her mevsimde rastlansın.
……….Güldüğünde yüzünde narçiçeği açmalı,
……….Bakıp yıldız falına nazar senden kaçmalı.' (*)
-IV-
Saat on beş: Gülistandan sesin gelsin gülüm artık
Senindir söylenen destan, senindir çığrılan türkü..
(Mefâ'îlün / mefâ'îlün / mefâ'îlün / mefâ'îlün)
Mustafa CEYLAN
1-(*) Gülce edebi akım öncülerinden şair Osman ÖCAL Kardeşime ait 'ALEV ALSIN AŞKIMIZ' başlıklı şiiridir.
2- (http://izmir.ceng.fatih.edu.tr/~akurt/diwan/index.php? Aruz) adresinde VEZİNMATİK vardır. (VEZİN BULMA PROGRAMI yani) . Bu proje, Fatih Üniversitesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları ve Bilgisayar Mühendisliği bölümlerinin ortak çalışması olan VEZİNMATİK(vezin bulma programı) TÜBİTAK tarafından da desteklenmiş olup, ARUZ vezni'nin BİLGİSAYARLA ÇÖZÜMLENMESİ'ni yapmaktadır. GÜLİSTAN'ımızın ARUZ ile yazılmış(Osman Öcal kardeşimin şiiri dışındaki) kısmını veya sizlerin ARUZ-HECE ŞİİRİ yazdığınızda VEZNİNİ TESPİT ETMENİZDE de sanırım işinize yarayacak bir programdır.
Mustafa Ceylan
BU DİVANE GÖNLÜMÜZ USLANMAZ DA ...FAKAT OSMAN BEYİN HER ZAMANKİ GİBİ EDEBİ YÖNDEN EĞİTİCİ VE ÖĞRETİCİ ÇALIŞMALARINDAN BİRİSİNİ DAHA BEĞENEREK OKUDUM.....KUTLARIM SEVGİ DOLU SAYGIN YÜREĞİNİZİ...TAM PUAN 100.. SELAM VE SAYGILARIMLA....İBRAHİM YILMAZ.
TÜM YORUMLAR (29)