25.10.2007 Bağcılar
nedenlere niçin le re takılma
doğru tektir hakkı anlat çekinme
düşman belli sağa sola bakınma
gerçeği ruhunla kuşan Türkiye'm
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
İsrail Bre Vicdansız
Filistinde daha tomurcuk bir gül idim
Açmadan soldurdun beni
İsrail bre vicdansız
Sımsıcak yanan ocağımızı söndürdün
Annemi babamı beni öldürdün
İsrail bre Vicdansız
Abimi ablamı daha yeni tanıyacaktım
Dünyayı hayatı insanları anlayacaktım
Belkide büyük bir bilim adamı olacaktım
Bırakmadın yaşatmadın beni bizi
İsrail bre vicdansız
Ciğerimize kurşunları doldurdun
Bahçemizdeki güllerimizi soldurdun
Genç yaşlı bebek çocuk demedin
Hiç durmadın katlettin öldürdün
İsrail Bre Vicdansız
Bu dünya hiç kimseye kalmadı
Sanada kalmaz
İsrail bre vicdansız
Şeref Köşker
çok iyi ve güzel doğru yorum tam isabet süper bir çalışma canı gönülden katılıyorum size kıymetli üstad yüreğinize sağlık kaleminiz daim olsun
tam puan
Ben bunlara devlet demiyorum. Bunlar hem çete, hem de teröristin ta kendisidir. Kendilerine gelince ver ver, başkasına gelince yok yok...Yazıklar olsun böyle insanlığa...
Duyarlı şiirinizi kutlarım..
Selam ile..
Güzel şiirinize tümüyle katılıyorum İlyas Bey.Tebrikler.
Bil ki,.......Çok Seviyorum
Kükrer seni görünce yüreğim
Sanki Asi,Fırat ve Dicle
Rüzgar savurur saçlarını
Gülümser Atam,
Serin serin eser Kocatepe
Tuttuğunda ellerimi
Sıcacık olur içim
Akdeniz gibi sere serpe
Ne güzel de bakar
Buğulu gözlerin
Benzer Karadenize
Kurban olurum
Ayak bastığın her yere
Kutsaldır,özgürdür
Öyle de kalacak,
Canım Türkiye
And olsun direneceğim,
Gel dur diyelim AB-D'ye
Bil ki önce Vatanımı,
Sonra seni çok seviyorum
25.06.2007-Eskişehir
Ergin Erol
Şehitlerimize rahmet dilerim
Bizi sevenleri bizde sevelim
Müslümanlar Kardeşimiz bilelim
Kov puştları özgür yaşa Türkiye'm,,,,,,,,,,
evet şehitler ölmez vatan bölünmez, tebrikler efendim güzel bir çalışma yüreğinize sağlık kutluyorum.
Sevgili Şair, Dost İnsan..
Bu ne denli yetenekli bir anlatım.. Bu ne denli gerçeklerin betimlemesi.. Yiğitliğin bilgelikle harmanlandığı yer sanki sizin yüreğiniz. Şiirinize ben de severek 10 veriyorum.
Sevgi ve başarı dileklerimle..
Nedenlere niçinlere takılma
Doğru tektir gerçek sözden sakınma
Aval aval düşmanına bakınma
Kov puştları özgür yaşa Türkiye'm
Doğunun isyanı batının işi
Onlar körüklüyör yanan ateşi
Suçlu israildir Abedenin kardeşi
Kov puştları özgür yaşa Türkiye'm
TEK KELİME ALKIŞLIYORUM VE 10 PUAN
PKK illetinin arkasında yine aynı güçler var. Tıpkı geçmişte Ermenilerin arkasında durdukları gibi. ABD-AB-İsrail... Bu isimler hiç değişmedi. Mazlum halklara kan kusturmakta bu isimler. Irak'ta bir buçuk milyon Müslüman halk katledildi. Hem de dünyanın gözü önünde. Üstelik bizden bazı siyasetçilerin de desteğiyle. Umarım bu kan kısa sürede durdurulur. Çünkü sıra bizde. Sıra Türkiye Cumhuriyet^'ni yıkmaya, Türk halkını yoketmeye gelmiş. Ama buna hiç kimsenin gücü yetmeyecek. Daha önce de denediler, başaramadılar. Yine deneyecekler elbet ancak hakkettikleri dersi yine alacaklardır. Merak etmeyin kardeşim. Saygılarımla...
Hocam ne güzelde yorumlamış . ellerine sağlık.
Her şey vatan için. Yakamızdan silkelediğimiz an dertlerimiz son bulacak.
Tebrikler gardaş selamlar
Ümran Tokmak
İTİLAF ÇETESİ!
ABD, AB, Barzani ve işbirlikçileri parçalamak istedikleri Türkiye’yi teröristlerle pazarlığa zorluyorlar
Büyük Ortadoğu Projesi adı altında Türkiye’yi bölmek isteyenler, 1. Dünya Savaşı’nda olduğu gibi yine el ele verdi. Nihai amaçları, Türkiye’yi PKK terör örgütüyle masaya oturtmak...
Hepsi tescilli CIA ajanı
ABD’nin ünlü Yahudilerinden Richard Holbrooke, Ankara eski büyükelçileri Morton Abramowitz ve Mark Parris ile CFR’nin Türkiye uzmanı Steven Cook, PKK terörünü tartışırken “En iyi seçenek, diplomasi” dedi.
Paker de aynı kafada
Soros’un fonladığı TESEV’in Başkanı Can Paker, Türkiye’nin sorunları, özgürlükleri genişleterek çözmesini istedi.
Çapulcu geri kalmadı
ABD’nin kuklası olan çapulcubaşı Mesut Barzani de, Türkiye’nin terör örgütü PKK’yla masaya oturmasını öneriyor!
Şer cephesi
Amerikalı Yahudiler, sınır ötesi operasyonun önlenmesi için ABD’nin Türkiye’ye tam saha baskı yapmasını isterken, AB ile TESEV de askeri çözümün hata olduğunu savunuyor
Dış düşmanlarımız ile içimizdeki işbirlikçiler, el ele verip PKK ile ABD’nin desteği ile terör örgütünü kucağında besleyen peşmergeyi korumaya aldılar. Türkiye’nin ulusal birliğine yönelik tehditlere çanak tutan “Şer cephesi” Ankara’nın PKK ile masaya oturmasını istiyor. Merkezi Washington’da bulunan “Ulusal Güvenlik Ağı” (NSN) adlı düşünce kuruluşu, ABD’nin eski BM Daimi Temsilcisi Richard Holbrooke’un yanı sıra eski Ankara büyükelçileri Morton Abramowitz ve Mark Parris ile “Dış İlişkiler Konseyi” (CFR) adlı düşünce kuruluşunun Orta Doğu ve Türkiye uzmanı Steven Cook’un katıldığı bir telekonferans düzenledi. Telekonferasta Türkiye’nin sınır ötesi operasyon olasılığını ele aldı.
Diplomasi şart
Holbrooke, bugün gelinen durumun, Bush yönetiminin daha önce bu konuya gereken önemi göstermemesinden kaynaklandığını söylerken, Mark Parris de bu görüşe katıldığını ifade etti. Parris şunları söyledi: “Bu duruma gelinmesi gerekmiyordu. ABD verdiği sözleri eyleme dökmüş olsaydı, bugün bu durumla karşılaşmayacaktık. Durum, 2003 yılında, bugün olduğundan daha kolay halledilebilirdi. Şimdiki durumda, Mesud Barzani’ye bağımlıyız ve seçeneklerimiz çok iyi değil. ABD’nin PKK’ya karşı bir eylemi, en az Türkiye’nin müdahalesi kadar istikrarsızlaştırıcı olabilir. Bu nedenle en iyi seçenek diplomasi. Ancak bu noktaya kadar, o da eksikti.”
Diyalog gerek
Morton Abramowitz ise, Türk-Amerikan ilişkilerinin iyi durumda olmadığını savundu. CFR’nin Uzmanı Steven Cook da, diplomasinin kullanılmasında geç kalındığına işaret ederek, Türkiye’nin, bu meselenin kontrol altına alınabileceğine şüpheyle yaklaştığını kaydetti. Cook, “Türklerin, bizim bu konuda bir şey yapabilme kapasitemize çok az güveni var. ABD’nin, PKK’nın şiddet eylemlerine gözünü kapadığını düşünüyorlar. Washington diyaloğu sürdürmek zorunda. Irak’ın kuzeyinin istikrarsızlaşmasını önlemeyi ümit ediyorsa, tam saha baskı uygulamayı sürdürmeli” dedi.
BOP’un mimarı Holbrooke
Yahudi kökenli Richard Holbrooke Büyük Orta Doğu Projesi’nin mimarlarından... Amerika ziyaretlerinde Başbakan Erdoğan ile biraraya geliyor. Erdoğan’ın danışmanı Cünyt Zapsu’un aracılık ettiği görüşmeler basına kapalı gerçekleştiriliyor.
CFR; Yahudi kökenli sözde düşünce kuruluşu
CFR, 21 Temmuz 1921’de New York’ta kuruldu. Kuruluşunda yahudi kökenli Walter Lippmann’ın önemli rolü oldu. CFR, diğer “Gizli Dünya Devleti” organları gibi son derece gizli çalışmaktadır. Ancak yönlendirme amaçlı faaliyetlerini dışa yansıtmakta ve bu yansıtma ile açıktan çalıştığı intibaı vermeye gayret etmektedir. CFR’nin bugün finans, iletişim, akademi, istihbarat, teknoloji alanlarında en etkin konumlarda bulunan 3500 civarında üyesinin olduğu sanılmaktadır. Özellikle Amerika’daki istihbarat örgütleri üzerinde etkilidir. “Gizli Dünya Devleti” nde önemli etkinliği olan yahudi kökenli Rockefeller ailesinin bir ferdi olan David Rockefeller, CFR’nin onursal başkanı olarak kabul edilmektedir. Soros Vakfı vasıtasıyla dünya ülkelerinin geleceği için Gizli Dünya Devleti’ne hizmet edecek yöneticiler yetiştirmeye çalışan yahudi kökenli George Soros ABD’nin CFR üyesi ünlülerinin başında gelir. CFR üyelerinin birçokları aynı zamanda Bilderberg ve/veya SBS üyesidirler. CFR’nin Türkiye’den de üyeleri mevcuttur.
AB: Diplomasi tercih edilmeli
AB Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, Türkiye’nin sınır güvenliği konusunda öncelikle diplomasi yolunu tercih etmesi, verilecek tepkisininse “ölçülü ve dengeli” olmasının önemli olduğunu söyledi. Avrupa Parlamentosundaki Türkiye tartışmasından sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Rehn, tezkere ve sonrasındaki gelişmeleri, Irak’a yönelik sonuç getirmeye yönelik baskı olarak gördüğünü belirtti ve bu baskıların şimdiden bazı sonuçlar verdiğini kaydetti. Iraklı yetkilerinin ve Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin, terörle mücadele konusunda Türkiye’ye yardımcı olmaları gerektiği belirten Rehn, bu konularla ilgili olarak AB Yüksek Temsilcisi Javier Solana ve kendisinin Türk yetkililerle sürekli görüştüğünü söyledi.
TESEV: Devlet hata yapıyor
“Renkli devirimlerle” anılan ünlü spekülatör George Soros’un desteklediği Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı(TESEV)’in Yönetim Kurulu Başkanı Can Paker, askeri çözümlerin hata olduğunu savunarak, “Ya demokrasi, ya askeri çözüm” dedi. Bugün Türkiye’nin yol ayrımında olduğunu savunan Peker, “Terörle en etkili mücadele, terörün kökeninde yatan toplumsal sorunla hukuk, demokrasi ve insan hakları çerçevesinde siyaset yoluyla yüzleşmektir. Türkiye’de siyasetin hala normalleşememiş ve demokrasinin yerleşmemiş olmasında geçmişte yaşanan acıların payı büyüktür. Oysa, sayın Başbakanımız Erdoğan’ın Ağustos 2005’te Diyarbakır’da yaptığı konuşmasında belirttiği gibi, büyük devletler, hatalarını kabul eden ve sorumluluklarını üstlenen devletlerdir.”
Avrupa’nın CFR’sinden psikolojik operasyon
ABD’de yahudiler tarafından kurulan ABD Dış İlişkiler Konseyi (CFR) ile aynı rolü oynayan Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (ECFR)’nin hedefe koydukları ülkeler de aynı: İran, Rusya ve Çin... İki kuruluş da küresel sermayenin çanına ot tıkayan, Amerika ve Avrupa’ya boyun eğmeyerek ittifaka giden bu üç ülke hakkında olumsuz propaganda yapıyor. Son olarak Gallup tarafından, Londra merkezli Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (ECFR) ile ortak gerçekleştirilen “Halkın Sesi 2007 Araştırması” adlı kamuoyu yoklamasının sonuçları yayımlandı. 52 ülkeden seçilen toplam 57 bin kişiyle yapılan anket sonuçlarına göre İran, Rusya ve Çin, “olumsuz imaja sahip” ülkeler. Yüzde 39’luk bir kesim İran’ın güç yitirmesini isterken, yaklaşık 3’te 1’lik bir kesim de “Rusya ve Çin’in güç yitirmesinden dünya kazanır” görüşünde.
25/10/2007 04:07
Bu şiir ile ilgili 10 tane yorum bulunmakta