Kış geldi işte...
Her uyanışta
Karın sancısını dinliyoruz
Sonra kimsesiz kalışını izliyoruz
Sonra nekadar çok benzeştiğimizi
İstemsizce kanıksıyoruz...
Fakat bir zerre arlanmadan
Alabildiğine hoyrat
- Belki biraz da büyülenmiş olarak -
Üşümenin koynuna
Absürt düşüşümüzü konuşuyoruz
Sorsak dimağına gözlerimizin
Nedenine çomak soksak vurumduymaz sözlerimizin
Kapkara yüzümüze sürsek karın kalbini mesela
Beyaza çalar mıydık iki dakika sonra
Unutabilir miydik üşümüşlüğün tarihçesini
Ah, pek uzak duruyoruz birbirimize
Yani kışla biz:
Oysa iki dost gibi
Bağdaş kurup oturmalıyız
Aynı evrenin sedirine
Aynı kadehten bilginin şarabını içmeliyiz
Kalp atışlarını dinlemeliyiz buzulların mesela
Erimişliğin sancısını biraz
Sellerin intikamını vesaire
Ve melankolisini
Bal gibi sürmeliyiz belleğimize
Hayal ediyorum:
Balıklara emanet edilen hafızamızın
Cımbızlanıp çöpe atılmış halini merak ediyorum mesela
Aşk dilimizde lime lime olmadan daha
Yerin dibi ürkütmeye yeter miydi şeytani utancımızı
Ve oradan
Suyun vefasına
Fırtınaların endamına
Başımızı çıkarıp bakabilir miydik
Şimdiki gibi
Mesela aç kalır mıydı yine toprak
Ve o bikes bıraktığımız buz ayıları...
H. Korkmaz
Kasım 2025 Sthlm
Kayıt Tarihi : 22.11.2025 20:23:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!