SUYUN SESİNİ DİNLE
Suyun sesi gibi sessiz ve derin akıntılı ve bulutlar altında gölgeler hala aklında o an, gelip geçmesin dedirtiyor sanki hayata ama hayat geçiyor nafile onu hiç kimseler dinlemiyor? Yıldızlar etrafında kayarcasına amansız, çocuklar onunla oyun oynarcasına arsız, bütün o haller ne de ona tatsız mutluluksuz. Almak istemiyor gözleri, duymak istemiyor kulakları o sesleri. Gönlü susacak mı susmayacak mı bilmezsin bu neyin nesi. O ağaran bir tan yeri, o sevince esen sanki bir sam yeli; ateşi ile ömür susatan bir yaz güneşi. Onunla büyümeli çiçekler, onunla geçmeli bütün günler ve güzel bir ses mi şimdi insan işitmeli? Sus sus o halde biraz suyun sesini dinle. Belki çok şeyler fısıldar sana ve belki de çok şeyler sen anlatırsın ona, uyanınca büyülü bir an sanma ve hiç korkma... O ses suyun sesi? Ve senin sesin?
SÇ.
06.08.2013
 
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...




Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta