“Koygun gece düşmüş, bir dünya saatinde; gölgenin üstüne… Sabahsız yara var bakışlarında. Kaldırımlar bezgin, sokaklar ıssız, ayak izlerin hep patikalarda… Bir semazen muhabbetinde dolanmış başın, dolambaçlarda… Metrûk kuytuların paylaştığı, bu senin aşkın; açmazlarda!
Çarşaf çarşaf sular astım, kurusun diye; yüzünden… Güneşi yaktım, kanımı yaktığın ateşle; indirip gökyüzünden. Şimdi evren karanlık, bir damlanın peşinde. Bulutlar çivilenmiş, yokluğun eşiğinde!
Müthiş bir vecd ile düştü, düşlerimi süsleyen damla; iz düşümler içinde… Su soyundu, sesi olan giysisinden, sessiz; gölgenin peşinde...”
tozlu bir şemsiye durur
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Devamını Oku
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla