Suya Çizilen Resim (sirius'un Gidişi)

Muzaffer Arslan 2
437

ŞİİR


7

TAKİPÇİ

Suya Çizilen Resim (sirius'un Gidişi)

Çocuk sustu.
Kader ördü ağını
Günler geçti.
Çocuk, kader dedi
Gizledi gözyaşlarını…

İçine doğru yaşadı hüznü
Sevincini, coşkusun ve sevdayı
Çocuk, aynaya baktı.
Kader dedi boyun eğdi.
Ölçtü, tarttı kendini
Ve çocuk ağladı.

Ümit etti bir anlık
Ellerini ısladı.
Parmaklarıyla saçlarını taradı
Islak parmaklarıyla
Diline Zara’dan bir türkü dolandı yarım yamalak
“Saçlarıma rüzgâr değdi
Elin gibi, elin gibi
Ben o rüzgârı tanırım
Gül kokulu tenin gibi

Sağım yalan, solum yalan
Giden yalan, dönen yalan
Döndüm baktım dünya yalan
Senin gibi, senin gibi

Bu yol gidip dönülmezmiş
Bu iz tarif edilmezmiş
Var mı yok mu sezilmezmiş
Benim gibi, benim gibi”

Sonra çocuk kattı önüne üç dana
Çıktı Ernek Yaylasın karşı yamacına
Hayalden hayale koştu durdu.
Uzandı bir çamın dibine
Seyretti…
Çatmaları, çeşme başında oynayan çocukları
Çocuklarına kızan kadını,
Çeşmeden su taşıyan ablaları
Yana yana annesini arayan sığırcık yavrularını…

Çocuk sustu, rüzgâr konuştu.
Bir Yusuf kuşu gelip kondu yanı başına
Ötmeye başladı “Hu Lu lu lu
Hu Lu lu lu… Kuzuları buldun mu?” diye…
Çocuk sustu, Yusuf kuşu konuştu.
Ötüyor mu, ağlıyor muydu anlayamadı.

Bin yıllık bir öyküydü Yusuf kuşundan dinlediği.
Kerem’in, Ferhat’ın öyküsü…
Sonra Süleyman dayının kazlarının feryadıyla uyandı
Hâline şaşırdı, gün ortasında gördüğü rüyayı düşünüp
Sonra başucuna toplanan danalara bakıp güldü.

Çocuk konuştu kendi kendine
“Kim uyduruyor bu masalları?
Kaç kişi görmüş sevdası için
Bunca zahmete katlanan adamları?”

Usulca ayağa kalktı.
Kendine kızdı yine.
“Uyanıkken düş görür mü bir insan?” diye…

Cennet gibi bir yaylada çocukluk yaşamaktan daha güzel bir rüya mı olur
Diyerek güldü kendi kendine…
Ayağının dibindeki çiçeklere kıyamadı
Başını gökyüzüne çevirdi
Gün ortasında parlayan yıldızları saymak istedi.
Her gece dalıp gittiği berrak gökyüzünde
Gökte bir yıldız Sirius
Kavurucu, yakıcı Sirius…
Gökkuşağı yıldızı yani…
Gözlerinden alıyordu bu adı.
Ne zaman gökyüzüne baksa o çıkıyordu karşısına
Gece-gündüz Güneşe koşan yıldız Sirius…

İki çocuk belirdi, iki kız…
Sarı iki çiçek Ernek Yaylası yamaçlarında
İki çocuk belirdi, iki kız…
Sirius yıldızı gibi parladı gökte
Ne Ernek Yaylası yamaçlarıydı ne de gök
Hayatının her noktasında var olmak için gelmişti
İki çiçek, iki yıldız…

Çocuk bir rüyadan uyanıp diğerine dalmıştı.
Bu sefer çetinler çetini bir rüyaydı daldığı
Bir sakin, güzel mi güzel…
Biri telaşlı ve sevecen iki sarıçiçek.
Bunalmış ruhların güneşi Sirius
Dertlere derman, sancıya ilaç olan Sirius
Gizemli Sirius
İki kardeş, iki güzel çocuk

Sirius, sabrın meyvesi
Sirius, suya çizilen resim
Sirius, güzelliğin simgesi
Sirius, sevdaların küllendiği bir volkan
Sirius, acıların toplandığı nazenin yürek
Sirius; suya çizilen gelgit, şal, yürek, lale olur bazen…
Her zaman ve durumda en gözde ve en sevilendir Sirius

Çocuk sustu, yüreği dile geldi.
İki sarıçiçek adım adım ilerledi.
Biri özlem dolu biri suya çizilen resim resim kadar nazenin
Önlerinde üç kuzu birbirinden güzel

Çocuk sustu susmasına da kader ördü ağını
O gün güneş hiç batmadı.
Ernek Yaylası çobanı tek bir koyununu kurda kaptırmadı.
Mehmet Dayı, Muharreme kızacak bir şey bulamadı.
Orman bekçisi Durmuş Amca, ağaç kesen kimseye rastlamadı.
Eski Yayladaki tavşanları kimse avlayamadı.
Çal’da otlayan sığırlara kurt dalmadı.
Köyden ölüm haberi gelmedi kimseye
Cami hoparlöründen yaramaz çocuklar şarkı söylemedi.
Yalnız tek bir şey oldu.
Çocuk kala kaldı olduğu yerde.
Çocuk sustu, sustu, sustu…

Gün aştı.
Çobanlar sürülerini çatmalara dağıttı.
Koyunlar özlemle kuzularına kavuştu.
Üç kuzu… Koşa koşa gitti ağıla.
Özlem bitmişti.
Suya yazılan bir destan kaldı yanı başında
Uzun uzun bakıştı Sirius ile çocuk…
Bir şey vardı anlatılamayan
Yutkundu çocuk.
Adını sordu korkarak çocuk
Kız, adını söyleyemedi, utandı.
Çocuk, başını eğdi yere
Bir sarıçiçek vardı elinde
Onu göstererek “ Tıpkı sana benziyor bu çiçek”
Dedi ve o günden sonra bir daha dilinden düşüremedi onu.

Suya yazılan bir destan başladı o gün.
Başı belliydi, bir bahar sabahı
Çatmaların karşısı…
Unutulmaz bir rüya sanki her mevsim.
Her yaz yolunu bekledi suya yapılan resmin
Falım sakızından çıkan bir dörtlük onu mutlu ediyordu fazlasıyla.
Ne bir buluşma, ne bir öpücük geçiyordu aklından
Yalnız o sağ olsun yeter!
Her gelene onu sormak, her gün kaldığı evi görmek yetiyor da artıyordu bile
Ağaçlara kazıdığı adını silinmez kılmak için yüreğine kazımıştı bir de.

Çocuk yıkılmıştı.
13 Mart… 19.18’de…
Sarsılan yer değildi yalnızca
Yürekler de sarsılmıştı.
Sonun başlangıcı, bir depremle geldi
Her sevdada olduğu gibi
Yıkıcı, ölüm kusan bir deprem…
Ne mi oldu?
Çocuk, Sirius’u bir daha göremedi.
Aslı, Kerem’den; Şirin, Ferhat’tan uzaklaştı.
Dört can, bir cananı kaybetti.
Günler geçmedi, geceler çekilmedi bir daha…
Ağaçlara kazıldı Sirius’un adı.
Sulara yazıldı sevdalı şiirler.

Çocuk başını iki diz kapağının arasına aldı.
Düşündü uzun uzun
Bir bir düşündü geçmişin sancılarını:
Sirius, kaderine küsüp çekip gitmişti köyden
Yusuf kuşu, Ernek Yaylası göklerini terk etmişti.
Muharrem, babasına kızıp terk etmişti köyünü
Durmuş Amca, bekçiliği bırakmıştı.
Çocuk, ıslak parmaklarıyla saçlarını taramıyordu artık.
Falım sakızlarını merakla okuyup anlamlar çıkarmıyordu çocuk.

Çocuk derin düşüncelere daldı.
Yalnız bir ölüm müydü bu gelen?
Hasretti, özlemdi, yokluktu, çileydi…
Sirius yıldızının kayıp gidişiydi Ernek Yaylası göklerinden
Suya çizilen resimlerin bir bir yok oluşu…
Gün ortasında görülen düşlerin,
Yüreklere huzur veren gülüşlerin soluşuydu aslında Sirius’un gidişi.

Bir gün yeniden paylayacaksın göklerimde
Bunca yıl ölüm sessizliğine bürünen çocuk
İstese de istemese de görecek seni
Cennetten geleceksin biliyorum.
Kim bilir nasıl geleceksin?
Tıpkı gidişi gibi…
Ansızın mı?
Yoksa haber mi vereceksin.
Ne olursa olsun gel ne olursun.
Kurtar beni bu cehennemden.

Kaynak: Zindanda Açan Güller, Roman, Sayfa: 319-323

Muzaffer Arslan 2
Kayıt Tarihi : 4.5.2021 14:07:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Muzaffer Arslan 2