Ben ise binyılık bir bekleyişin sultanı
Ve bu memleket ikimize artık bir ayrılığın kitabı.
...
Döndü dediler Süveyda
Rüzgar eteklerine yön vermiş.
Seni ta uzaklardan buralara kadar getirmiş.
Seni görenlere öyle demişsin.
Sana göre nasipmiş.
Memleket özlemiymiş.
Şimdi o parmakların eskisi gibi değil
Bir yüzük bir gariplikle eline oturmuş.
Yedi parçalı bir masal gibi
Gönlümde bir volkanı yandırır.
Yani Süveyda
Gidişin hala dün kadar sıcak.
Yüreğim bak hala toparlanmadı.
Açtığın yaralar henüz kabuk bağlamadı.
Gözlerim hala o sokata bekliyor.
İsmini her andığımda dolup taşıveriyor.
Senin için zaman kifayetsiz bir andır
Benden yana ise bir hasret sancısı
Mualaktır elbet sana olan bu sevdam
Köprülerden geçemeyen,hicap olan sevdam.
Dönmüş dediler Süveyda
Şu sol yanıma bir bahar ihtişamıyla başladı
Bir kış açmak için bekleyen yüreğim
Zemheri bir fırtınaya ansızın yakalandı.
İnsan iki kere ölür mü Süveyda
Meğer çığlıksız bir derviş gibi ölürmüş.
Her dönen insan bahar şenlik değildir
Kimi insanlar nefes alırken de ölürdü
Mehtabın çarmığına vurulan gönül sinesi
Ayrılığın tohumuyla büyürmüş
Oysa Süveyda
Senden arda yıkılan bu manzun evi
Gözyaşlarımla sulayıp sevdan ile yıkadım.
Bahçemdeki toprağı şiirlerle donatım.
Deli divane sözlerin hükmüne
Her doğan güneşin sancısı kaldı
Oysa şimdi süveyda sensizlikten
Bana bir mahzen kaldı.
Demir parmaklıklar ardından
Gönlümde enkaz kaldı.
Söyle bana Süveyda
Hangi mezar bir ölüyü bu denli bekler.
Heyula ölen bu anılar sokağı
Bu hasrete nasıl bakar.
Sensiz olmayan bu hayat
Hangi nefes ile dolar.
Senden kalan bu can çekişen yürek
Yeniden bir sabaha nasıl ihtişamlı bakar.
Kayıt Tarihi : 16.10.2025 20:10:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!