Evet, buğdası
Kavurgası leblebi iriliğinde
Yedim birYe arttı çocukluğumdan
Hurufatın ekâbiri, sondan geleni
Yay başını gerip sözün okunu atan
Yılandaki eğriliğe işaret eden
Yalandan öç alan Ye
Ekmeğimizi çaldılar daha buğdayken
Ye ki çekildi hayatımızdan
Süt buğdası gevrek; çaylar deminde değil
Ağdı göğe, yavanlaştı aşımız
Sanki birden yedi oldu yaşımız
Taş kırdı dişimizi
Çağırsak ilk o gelse yoksul karanlığımıza
Elifle birlikte gelse ey diyenler meclisine
Ya Hayy zikriyle diriltse bizi
El aldı gitti de yel olsa gelse
Harman savuranlardan bir hatıra olarak
Yorulunca yabalara yaslanılan yazlardan
Ansa başakların gök yeşilini
Yansa da gelse.
Gizlenir ya bazan
Suya mı dalar
Yumurta topuklu Ye
Aşikâr gördüm düşümde
Sülüs bir kuğuydu
Yüzüyordu Ye
İkindi sularında
Ulu Camide
Bir sütun kadar sessiz
Anaç bir kuğu gibi ve mağrur
Takıp peşisıra bütün harfleri
Harfler ki sözlerin çocukluğudur
Her biri müjde yüklü bir kelimenin
Muhyiddin-i Arabî’nin elinde büyüyünce
II.
Süte yatırdı annem buğdayı
Danedeki bebeği uyandırdı
Emzirdi içimdeki kahramanı da
Çalınmış ekmeğin intikam mızrağını
Saplar harmana inmeden
Işıldatacak olan. Ve gözlerimi
Süte yatırdı annem buğdayı
Danedeki yetimi uyandırdı
Dişleri bitince kavurga da yiyecek
Süt buğdayından.
Kayıt Tarihi : 1.5.2003 13:25:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
çok güzel...
TÜM YORUMLAR (1)