Derin bir uyku bu bizdeki.
Kirpiklerim ağır bir yük vagonu.
Omzumda ortaçağdan kalma bir dert.
Bir el arıyor, ister istemez gözlerim.
Hava karanlık, ay karanlık, gök karanlık.
Tanrı kaçkını hırsızlar çaldı gökteki yıldızları, biliyorum.
Ve bedel biçtiler gökkuşaklarına, yağmur sonralarında.
Poseidon’dan beri coşmadı denizler.
Denizler sana, bana, bize, herkese küsmüş.
Coşsaydı denizler eğer,
dalgalarla temizlenirdi yeryüzü.
Ama sustu denizler,
vicdanlar gibi suspus oldu.
Bulutlardan şimşekleri çalıp
tanrılara savaş açtık ve yenildik.
Tükürdü tanrılar yüzümüze,
sellerde boğulduk.
Kuraklık baş gösterdi.
Memede süt bitti.
Çocuklar sersefil.
Bitap düştü insanlar.
Kemik üstünde deriler.
Güzellik yok oldu, soldu benizler.
İhtiyarların alnına çizildi tarihler.
Vicdanlarda yankılandı isyanlar, başkaldırılar.
Demir parmaklıklar arkasına mahkûm edildi çocuklar.
Çocuklar, balonları, atlıkarıncaları tanıyamadan öldüler.
Uçurtma uçuramadılar, şımarıklığı tadamadılar, öldüler.
Aç öldüler, boynu bükük gömüldüler.
Baldırı çıplak kaldırım kenarlarında unutuldular.
Doğanlar, doğuranları acımadan katlettiler.
Kadınların rahmine düşenler öldürdü yine kadınları.
Bir mumu söndürürcesine çekinmeden, düşünmeden.
Sonra gece oldu,
karanlıklarda saklandılar.
Bakir rahibelerin ellerinde yıkanmak istediler,
vicdanlarındaki yükle boğulmaktan korkarak.
Recm edilmeye mahkûm edildiler.
Kanları toprağı kirletiyordu.
Kurda kuşa yem oldular.
Kayıt Tarihi : 8.10.2020 23:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!