Peygamber(Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) Efendimiz bir ta rafa yaslanmışlar iken Muâz bin Cebel (r.a) huzûruna girdi Peygamber(Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) Efendimiz:
“NASIL SABAHLADIN EY MUÂZ? ” diye sordular
“ÂLLAH’a îmân ettiğim hâlde sabahladım” dedi
“HER SÖZÜN BİR DELÎLİ, KÂLPLERDEKİ HER HÂLİN BİR ALÂMETİ VARDIR SENİN (bu) SÖZÜNÜN DELÎLİ NEDİR? ”bu yurdular
“Ey ÂLLÂH’ın Nebîsi, ben her sabah uyandığımda o gün ak şama ulaşamayacağımı; akşama kavuştuğumda sabaha ula şamayacağımı düşünürüm Attığım her adımda bir sonraki a dımı atamayacağımı düşünürüm Kendimi şöyle düşünürüm: Sanki kıyâmet kopmuş, ÂLLÂH’ın huzûrunda her ümmet diz çökmüş kitâbıına ve Peygamberine ve ÂLLÂH’dan başka tap tıkları putlarına çağırılıyorlar, cehennemliklerin azâblarına, cennetliklerin sevâplarına bakıyor gibiyim” Peygamber (Sal
lâllâhü Aleyhi ve Sellem) Efendimiz
“İYİ BİLDİN BUNA DEVÂM ET”buyurdular (Tarihi Dımaşk)
O bakımdan mü’min kimse her husûsta müdakkik olacak ki kendi kendisinin murakâbe, muhakeme ve muhasebesini yapacak ki kulluğun en ulvî kulluk derecesine intihab etmiş olsun
SUSTUM BEN
Gönül gülzârımı pus eylemişim
Bazen deli poyraz olup estim ben
Yeter be yüreğim, sen sus demişim
Eblehlerle, ahmaklarla küstüm ben
Feryadetme; bir gün zulüm bitecek
Sönen ocaklardan duman tütecek
Her ezan vaktinde horoz ötecek
Hududundan taşan dili kestim ben
Mukaddes harabe, viranlıkların
Maddenin kölesi tiranlıkların
Ceddi karalayan karanlıkların
Boğazına, ayağımı bastım ben
Gülzârda yükselen Filiz’lere bak
Hakikât rahındaki izlere bak
Attar tablalarında tabak tabak
Rayihâsın yıldızlara astım ben
At üstünde kılıç kalkan dönülmüş
Zaloğlu rüsteme düşman yenilmiş
Söz gümüşse sükût altın denilmiş
Edep, hayâ meydanında sustum ben
Âşık İSLÂMİ’den alınan cana
Şühedâ eylenen gonca civâna
Âllâh’a düşmanın, döktüğü kana
Nesli cedid mühürünü bastım ben
Kayıt Tarihi : 30.12.2016 19:19:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!