Sustu Birden Kan Kusan Silahlar Şiiri - ...

Hayrettin Güven
69

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Kurtuluş sandık postalların sokaklarda
Uygun adımlarla geçmesini
Binlerce genç zindanlarda
Halk olarak biz bu oyunu alkışladık
Bizi dipçikleyen 12 eylül darbesini
Ne olduda sustu, kan kusan bütün silahlar
Sağcısı solcusu

Tamamını Oku
  • Muzeyyen Baskir
    Muzeyyen Baskir 16.09.2009 - 05:35

    Karanlığa Açılan Tarih 12 Eylül 1980
    Parmaklarındaki manikür kan
    Kör bir karanlıkta öfkeler tekmelenirken
    Vatan'ı,millet'i,bağımsızlığı,özgürlüğü
    Kısaca yaşamı sevmekti
    Sadece bu yüzden takıldı kelepçeler
    Onbinlerce genç'in kollarına
    sevdaları kurşunlandı
    şimdi kim vuracak
    ............................UTANÇLARI
    Elleri titremeden

    Gözleri gülüyordu yine de
    ÖZGÜRLÜK adına
    Acısız olurmu işkence
    Kahırları.............kimliksiz ölmekten
    Dudaklarında kör bir isyan
    Göz bağlarında kuşatılmış aydınlıkları
    Çaresiz,vedasız gittiler
    hayellerini geride bırakarak
    Ezilmiş; sürüklenen ayaklardı
    Filistin askısında baş aşağı
    Göz bağlarında zulüm vardı
    Gidişler çok erken oldu çok
    12 EYLÜL 1980 onların adı

    12 9 2009

    Müzeyyen BAŞKIR

    Cevap Yaz
  • İbrahim Yılmaz
    İbrahim Yılmaz 13.09.2009 - 03:10


    Sustu Birden Kan Kusan Silahlar

    Kurtuluş sandık postalların sokaklarda
    Uygun adımlarla geçmesini
    Binlerce genç zindanlarda
    Halk olarak biz bu oyunu alkışladık
    Bizi dipçikleyen 12 eylül darbesini
    Ne olduda sustu, kan kusan bütün silahlar
    Sağcısı solcusu
    Birden oldu suçla, yaftalanan insanlar
    Herkes haindi darbenin huzurunda
    Caddeler bonboş...
    Yollarda palet, kaldırımlarda düdük sesleri
    Şehir suskun gözlerde umutsuzluk ve korku
    Çocukların yüreklerinde düğümlenmiş oyun hevesleri
    Radyo haberlerine düşen darbe nutuğu tehtitkar sözler
    Korku üzerine korku salıyor
    İyice susturuyor nefeslerde düğümlenen
    O korkunç sessizliği
    Çok yıllar sonra öğrendik
    Diktanın bütün düşünceleri nasıl ezip geçtiğini
    Biz daha çocuktuk o dönemde
    Yeşil kamyonlara doldurlup gidenler dönmüyordu
    Bir harp tufanı kopmuştu sanki yemende
    Sadece kuşlar özgürce gökyüzünde dururdu

    Hayrettin Güven



    HAYRETTİN BEY ;


    12 eylül darbesiyle ilgili arkadaşlarımızın bu günlerde güzel şiirlerini ve yazılarını okuyoruz..o günleri yaşayan bizlerin hala yürekleri yanıyor..ben de 12 eylül darbesi ve tüm darbelerle ilgili ortak bir yorum yazdım..sizinle de paylaşmak istedim..

    sözüme başlamadan önce bir de şunu ifade edeyim 12 eylül darbesi faşittir 27 mayıs darbesi devrimdir saçmalığına asla katılmam..yeryüzünde ister Şilide ister Arjantinde ister Mısırda ister Pakistanda ve isterse Türkiyede olsun halk iradesine karşı yapılan her askeri müdahalelerin adı darbedir ve halkın iradesine karşı işlenmiş anayasal suçtur..mutlaka sivil mahkemelerde hesabı sorulup bu darbeciler yargılanmalıdırlar..ve demokrasinin aklanması için mahkum edilmelidirler..

    Türkiyede bu darbelerin arkasında kimler var bizi sağcı solcu diye ikiye bölüp bize bu cennet vatanda cehennem azabı çektirenlerin gerçek yüzleri klimlerdir,bunları derinlemesine hiç merak edip sorgulamıyoruz.

    11 eylül gecesine kadar her gün bu memlekette 30 kişi sağcı ve solcu diye öldürülürken 12 eylülden itibaren hiç kimsenin ölmemesinin acaba gerçek sebebi nedir..bunu hiç düşündük mü..? o zaman ABD dış ileri bakanı Hemri kissinger bizim çocuklar başarolı oldu darken darbeyi onayladıklarının ve darbenin arkasında kimlerin olduklarının ipuçlarını aklı olan bizler hala anlayamadık mı..? darbeciler bize kardeş kanının akmasını durdurmak için darbe yaptıkları yalanını söylemediler mi..? peki o kanı akıtan kimlerdi..aynı silahı sağcının eline verdirip solcu vatan evladını yine aynı silahı solcunun eline verip sağcı vatan evlatlarını öldürtmediler mi..? peki kim bu karanlık yüzlüler..onca yıl geçti millet olarak hiç mi merak etmedik bunların kim olduklarını.?.hala sen sağcısın ben solcuyum gafleti ve muhabbeti içindeyiz..bizi yıllar yılı uyutanlara karşı uyanalım artık..

    ben caddelere baktığımda bize ait gurur duyacağım icat edilmiş dünya çapınca almanya japonya fransa ve hatta güney kore gibi markamız olan ürünlerimizi göremiyorum..yazık değil mi bu asil milletin gençlerine..ben sağcı sen solcu olsan ne yazar...kafalarımız milli değil müstemlekeyiz müstemleke..ama ne demekse sağcılık veya solculuk anlamış değilim yıllar yılı, aldımı kalemi elimize hepimiz mangalda kül bıralmayız..ben bir yılda ülke insanı ve devleti olarak bırak japonyayı almayayı bir güney kore kadar mal ve hizmet üretip üretemediğimize bakarım..gerisi hikaye..

    saygıdeğer arkadaşım

    şair şöyle diyor ;

    BÜTÜN MESELE MESELENİN BAŞIDIR.

    bizler meselelerin sonuçlarıyla ilgileniyoruz..peki meselelerin görünmeyen arka planlarında türkiye üzerine oynanan oyunların,darbelerin ve kardeşi kardeşe düşüren nifakların içinde kimler vardı,amaçları neydi..? gibi konuları bilmek zorundayız..

    bu ülkede bizi bazen sağcı solcu ,bazen alevi sünni,bazen laik anti laik ve bazen de Kürt Türk diye ayırıp yıllar yılı bizi bize kırdıran kökü dışarıda taşıyıcı ruh olan içimizdeki dış güçlerin işbirlikçisi MASONLARI tanımadan bu vahim olayları asla anlayamayız ve açıklayamayız..hatta dünya çapında bir yahudi tarikatı olan MASONLUĞU bilmeden,amaçlarını tanımadan türkiyenin ve dünyanın nasıl idare edildiğini asla anlayamayız....o zaman masonları ve bu ülkedeki amaçlarını iyi tanımalıyız...

    .ATATÜRK 1935 yılında masonları meclis kararıyla neden kapattı...o biliyordu ki masonlar koskocaman osmanlı imparatorluğunu ittihat ve terakki partisini kullanarak yıkmışlardır..hiç olmazsa genç Türkiye Cumhuriyetine bir zarar vermesinler diye düşünüyordu ATATÜRK...bu tarihi gerçeği hangi Türk aydını ve genci biliyor...ve bizler habire birbirimizle kavga ettik ve ettirildik..artık enerjimizi birleştirip TÜRK bayrağını marsa dikme zamanı gelmedimi..?

    fakat ATATÜRK'E ihanet ederek 1948 yılında tekrar meclis kararıyla bu mason derneklerini kimler, ABD verilen hangi tavizlerle,hangi baskılarla ne amaçla ve niçin açmıştır..hadi durmayın araştırın..ve bu melekette sahte ATATÜRK çüleri de öğrenmiş olursunuz..hiç masondan ATATÜRKÇÜ olur mu üstadım..? peki günümüzün ATATÜRKÇÜLERİ kimler..???????

    gerçeği arayan ve araştıran yüreğinizin sesi olan çalışmanızı beğenerek okudum..güzel yüreğize selam olsun..

    kutlarım saygın kaleminizi..tam puan 10..akçaydan selam ve saygılarımla...ibrahim yılmaz

    -


    ATATÜRK MASON LOCALARINI NEDEN KAPATTI ??


    Atatürk, uzun yakın arkadaşlarıyla istişare ettiği mason localarının kapatılmasıyla ilgili düşüncelerini ilk olarak 1935 yılında gündeme getirdi. İttihat Terakki Cemaati içerisindeki masonların Türiye'ye verdikleri zarar ATATÜRK ve herkes tarafından bilinmekteydi. İttihat Terakki'yi yakından tanıyan Atatürk, Cumhuriyet'in kuruluşundan beri locaları kapatmayı düşünüyordu.. Dönemin Van Millitvekili İbrahim Arvas, hatıralarında Atatürk'ün masonlara yaklaşımını şu şekilde ifade ediyor:

    'Mustafa Kemal'in sevmediği iki zümre vardı. Birincisi dönmeler ikinci ise masonlardı... Bir gün eski Adliye Vekil Mahmud Esat Bozkurt'u çağırdı. Kendisine masonların taksimat, teşkilat, ahvalini bildirir bir kitap verdi. 'Bunu güzelce mutalaa et, bir takrirle Halk Partisi grup başkanlığına ver, grupta bunlara şiddetli hücum yap ve grupça kapanmasına dalalet et. Senin de bu işte büyük şeref payın olacaktır.' dedi. Grup danışmanı Mahmut Esat Bozkurt riyaset makamına bir takrir verdi ve takririnin okunmasını reisten rica etti. Hülasası şöyleydi: 'Masonluk kökü dışarıda bir yahudi tarikatından başka bir şey değildir, memleketimizde bunun ne işi vardır? Bunu da grup kararıyla kapatalım...
    Ertesi hafta Recep Peker geldi ve kürsüye çıkarak şu müjdeyi verdi: 'Arkadaşlar yarından itibaren Türkiye'de masonluk kalmamıştır ve bütün localar kapanmıştır...' salonda bir kıyamet koptu, alkışlar, bağırmalar 'kahrolsun yahudi uşakları' sesleri tavanları çınlatıyordu. Şükrü Kaya ve arkadaşları sırra kadem basmışlardı. Grup dağıldıktan sonra Dr. Mim Kemal'i öne katarak meclisteki masonlar toplu olarak Reis-i Cumhur'a gitmişlerdi. Mim Kemal Reis-i Cumhur'a hitaben: 'Efendimiz biz zaten maiyet-i devletindeyiz fakat siz Meşrik-i Azam'ımız olursanız, bir pervane gibi etrafınızda dönüp dolaşırız' demiş. Reis-i Cumhur: 'Peki bir şey soracağım, bana cevap veriniz de sonra... Siz Avrupa'da hangi locaya bağlısınız ve mektubunuzun ismi nedir?
    'Biz Cenovaya tabiiz ve Reisimiz Barca Mişon cenaplarıdır.' demiş. Bunun üzerine küplere binen Mustafa Kemal Paşa onlara hitaben: 'Haydi defolun buradan cehennem olun gidin. Yahudi uşakları! ' Benim milletim bana kahraman sıfatı verdi ben sizin gibi bir çift yahudiye uşak mı olacağım? Bu gece sabaha kadar Türkiye'deki bütün locaları kapatmadığınız taktirde, yarın teşkil edeceğim, Divan'ı Harb-i Örfi'ye hepinizi verir ve astırırım. Haydi defolun karşımdan.' diyerek onları kovdu, onlar da yıldırım telgraf ve telefonlarla vaziyeti İzmir, İstanbul ve Adana'ya bildiriler ve sabah olmadan hepsini kapanma kararlarını getirip, henüz sofrasından kalmayan Reis-i Cumhur'a verdiler ve derin bir nefes aldılar. Reis-i Cumhur Mustafa Kemal bu suretle bütün mason localarını kapattı.' (İbrahim Arvas, tarihi hakikatler, s.71-72)

    YIL 1948; LOCALAR TEKRAR AÇILIYOR

    İsmet İnönü'nün aldığı ani bir kararla, 5 Şubat 1948 yılında Türkiye Mason Derneği'nin kurulması ile Atatürk'ün emri ile kapatılan mason locaları, İnönü'nün emri ve Celal Bayar'ın desteği ile tekrar faaliyete girmiştir. Masonlar açtıkları davalarda, Halkevlerine devredilen tüm mal varlıklarını tekrar ele geçirdiler.

    5 Şubat 1948 tarihinde 'Türkiye Mason Derneği' ismi ile İstanbul Valiliği'ne yapılan başvuru kabul edildi ve masonlar, bu tarihten sonra resmen faaliyete başladılar. Locaların 13 yıl aradan sonra açılması, uyku döneminde olan masonlar tarafından sevinçle karşılandı. Bu sevinçlerini kendi kontrollerindeki gazetelere tam sayfa ilanlar vererek duyurdular. Atatürk tarafından kapatılan mason localarının tekrar açılışını İbrahim Arvas anılarında şöyle anlatıyor:

    'İsmet Paşa'nın Reis-i Cumhurluğu sırasında Kanun-u Mahsus ile localar kapanmadı diye masonların müracaatı üzerine tekrar localar açılıp faaliyete başladılar. Ve 1952'de ise Atatürkçü geçinen ve onunla iftihar eden Celal Bayar da, Ahmet Gürkan'ın teklif ettiği mason localarını kanunla pekiştirdi. Tabii bu ameliyeyi Meclis yaptı fakat bu müzakerelerin devam ettiği üç celse zarfında Celal Bayar Reis-i Cumhur locasına gelerek konunun müzakerelerini sonuna kadar takip etmiştir.' (İbrahim Arvas, Tarihi Hakikatler, s.73)

    İsmet İnönü'nün aldığı ani bir kararla 5 Şubat 1948 yılında Türkiye Mason Derneği'nin kurulması ile Atatürk'ün emri ile kapatılan mason locaları, İnönü'nün emri ve Celal Bayar'ın desteği ile tekrar faaliyete girmiştir. Masonlar açtıkları davalarda Halkevlerine devredilen tüm mal varlıklarını tekrar ele geçirdiler.

    Cevap Yaz
  • Şahmerdan Yıldırım
    Şahmerdan Yıldırım 13.09.2009 - 00:47

    Evet dostum 12 Eylül'de ben Askerdim.Tabiki ihtilali sivil yaşayanlardan,farklı yaşadım.24 saat botun ayağımda kaldığını bilirim.24 saatlik şok nöbetlerini bilirim.yağımın 3 parmağını kışın üşüttüğümü ve tırnaklarımın düştüğünü bilirim.Hala biraz üşüdüğünde ayağım ayakkabıma girmeyecek derecede şişmektedir.Bende bıraktığı iz bu.Halka gençliğe gelince,anlatmaya yorumlamaya kalksam sanırım 100 sayfalık bir eser yazmam gerekecek.Yaş kuru ile yandı.Kısacası demokrasi her yerde ve her zaman,herkese lazım.Bu bağlamda eserini ve yazan güzel yüreğini kutluyorum.Sevgi ve saygılar dost yüreğine...............

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta