Susmuş Bir Kadının Yanardağında Yarda ...

Hayrettin Taylan
1968

ŞİİR


23

TAKİPÇİ

Susmuş Bir Kadının Yanardağında Yardağı Olmak

Verecek cevabı çoğul sözlerin içinde sulara yayıldı. Su içinde içinin suyunu bulmakta zorlandı.
Sevgisinin gücü, suyun gücüne karşı bilinç dirençlerini yayıyordu.

-Yaman yetmeyeceğini bilerek saatin zembereğini kırardı.
Yüreğinin çarpacağı gerçeklerle karşılaşma buzul dağını bilmiyordu.Bir erkeğin hep aysbergleri vardır.Kadın olarak öyle meleksi bakışlarla teslim olmanın rahatlığındaydı.
Bakışları bir yudum sevgiyi yanardağa teslim ediyordu.Bakışlarıyla başlardı fay kırıkları.
-Kelimeler kifayetsiz , aşk teşbihlerin gölgesine benzetilen her şeye açıktı.

Sustu Şehrinaz…
Arınmış hallerine çekimledi bütün isimler. Cins isimler onun bu güzelliği, özelliği karşısında onun bu yüksek ruhuna özel isim olmak için sıraya girdiler.

-Tertemiz cümlelere yüklem olmuştu. İsimsiz aşkların girdabında teslim olmuştu bir kere.
-Ben aşkım, onu da aşka benzetmişti. Aşkın teşbihleri ağlamıştı.Kendisine benzettiği aşık aslında istiarelerin aslanıydı.
Sanatsız g’özleriyle baktı..
Sınanmak için yapılan bütün sınavların simyasında ruhuna kimya, sevgisine element olacak özel bir simgeydi sevdiği.Öyle gördü.Bütün elementlerin simgesini ona feda etmişti.Periyodik tablodaki bütün simgelerde onu görmüştü.
-Oysa aşkın simgesi sadıklıktı. O da herkeste olmadığına göre simgesiz bir aşkın elementi olup kimyasını bozmaya gerek var mı diye düşündü.
-Ama, sevdiği bütün simgeleri alın yazısında dijital olarak yansıtmıştı.

Öylece kutsamıştı bu sevgiyi.Yaşamak gerekti.Kader sessiz harfleriyle yazmıştı onların sevdasını. Sesli harflerin bağrı arasında
kutsamış öyle verilmişti gönlüne aşkları.

Cevapsız cevapların içinde bütün cevaplar aynaydı bu aşkın yansık yanı.
Z’ordu

Üşümüş emelleri ısınıyor, yanardağında bir yari l’avlarına bırakmıştı.
Yenilgi yenilgi sürükleniyordu ümidin sonsuzluk şehrine.Sondan sonra başlardı, sondan önce yaşadıkları.
Sonra ona ömrünü veren maşuğunun haz uşaklığındaki yanılgıları yanardağlarını harekete geçirdi.
-Ağladıkça lavlar da ağladı.Bir yanardağı vardır seven her kadının.Sönmüş olsa da bir gün ayrılığın, acının, ihanetin fay kırığında canlanır,akar.
-Nefesine nişan almış başka nefsin tezatlarında eridi. Terk etmeyi öteledi önce.
-Can çekişiyor nefretler.Ölümsüz kalıyor öçler. Ona beslediği bütün iyiler, büyücülerin eline düşüyor.

-Kanaviçe işlenmiş hasretlerini sakladı.Gitmeliydi artık.
Sevmişti.
-Sevmek, zaten gitmektir.İnsan sevince önce kendinden gidiyor.
Çaresiz göçlerin serçesi olmuştu.Hani serçeler ağladı mı ölürdü.
Sevdiği adam için ağlıyordu.
-Ağlamak,aslında sevdiğini öldürmektir. Sevdiği adamın can kırıklarıyla ağlayan kadının her damlası aslında bir kurşundur.
*Çaresizce ağlamıştı.
-Damlalar kurşun gibi sevdiği adamın vicdanına nişan alıyordu.

Boyası düşmüş viran bir vicdana bir de onun damlaları iniyordu.
-Çaresizlik kendi ağıdını okuyordu.
Onsuzlukla baş başa kalınca, devrilmiş devirler geldi.Anılar yakılmaz, geçmiş silinmez,acılar ancak diner dedi yaşanırlık.
-Bütün ilklerini teslim ettiği ve ömrünün en güzel yıllarını sunduğu adamdan gitmek zorunda kalmıştı.
-Gitmişti yanardağı yüreğinde olan Şehrinaz. Aşk zaten gitmekti.

Hayrettin Taylan
Kayıt Tarihi : 8.8.2012 03:33:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hayrettin Taylan