Bu şehir sana yabancı artık, rüzgârı, yosunlarının kokusu, yabancı artık sana…
Gittin…
Duru yaz akşamlarının sarsıntısız düşüncelerle gözlerime bakarak ağlamaklı sesinle üşüme titrekliği oluşmuş sesinde o ürkeklikle gece yine uzun, gece yine sensiz sonlanacak, gece yine içimde hasret biriktirecek, gecede yine sesim kıyılacak karanlığa diyeceksin…
Birlikte olduğumuz tüm zamanların içinde ne kadar mutlu olabilmiştik?
Bu mutluluk kırıntıları için hiç birbirimize teşekkür edebildik mi?
Aynı mutlulukların tekrarını hayatımıza ne kadarını dahil edebildik, ne kadar saygılı kalabildik yaşama ve birbirimizden beklentisiz yaşamı devam ettirebilmek için neleri feda etmedik yaşamımızda?
Çocukluk, o derin ırmak çağrısı
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Devamını Oku
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman