Suskunluklarımız Benlik Direncimizi Aştı 35

Mustafa Yılmaz 4
765

ŞİİR


17

TAKİPÇİ

Suskunluklarımız Benlik Direncimizi Aştı 35

Mavinin türküsünü söylüyorum sana Çandarlı sahilde…
Ezgiler kirpiklerime dokunuyor bazen…
Arkasından gelen düş ise sadece en büyük özlem…
Candan öte, nefesimden yakın…
"Beni yüreğinde bitirirken, yitireceğinden korkuyorum" derdin, zaman ne kadar çok değiştirdi şartları ki, şimdi kimin ne dediği, ne de düşündüğü belli değil artık sevgili, gerçi sevgili demenin de bir anlamı kalmadı ki, laf olsun diye yazdım sana...

Çok şeylerimi kaybettim şüphesiz, yıllarım ve anılarım çok uzak düşlerde kaldı. Geçici bir yaşam zamanları girdi yaşamıma, değer verdiğim çok şey düzenini değiştirdi. Uykularım sitresle yoğruldu, sadece birkaç şey, birkaç karakter, benle berabermiş gibi hissediyorum. Özlemler dolanıyor beynimin içinde. Çoğu sahipsiz ve isimsiz. Belki kendimde gereken bir değişim hüküm sürüyor. Saygı duyduğum çok şey birçok kişi, en önemlilerimle benle beraber, nefes alıyor.

Çok şeyden kaçıyorum, yalnızlığın benzeri olmayan gizeminin içinde varlık gösteriyorum.
Birçok kelime, birçok cümle hep aklımda dolaşıyor. Çoğunun gerçekliğinin olmadığını öğrendim, Nazlanmak ve sahte tavırlar artık beynimi oyuyor.
Uzaklardan çok az şeyden nefret ediyorum hele biri veya sevdim kelimesini bana çok sık söyleyen sesten nefretimi sakınıyorum.

Depresyonlu sözlerden uzaklaşmak benim için zor oluyor. Sadece üzüntü ve üzen kişi gibi hissediyorum.
Ve zaman galiba en çok onu bekliyorum. Belki de onunla oyalanıyorum. Karışık ve belirsiz zamanları yaşıyor gibiyim. Fakat, fakat belirgin bir şekilde saygılıyım. Her zaman kazanmak peşinde koşan, o kazançla yaşamı programlayan, ondan nefret ediyorum. Sadece saygı duyumu koruyarak.

Yarın diyorum, tüm umutların ardında durarak, zamanı, ruhsal olarak kolluyorum…
Artık sıradan bir yaşamın peşinde olma çabasındayım…

En dar zamanların vardı ve sen gecesi ve saati belli olmayan zamanlarda sen bana hep ağlardın, sevgili, birçok zamanlarda ben sana ağlardım…
Garip değil mi biz birbirimize ağladığımız bu zamanlar, en çaresiz olduğumuz yaşam kesitimiz idi…
Ve bu anlarda sen bana, ben sana gülümsemeye ve de gülümsetmeye çalışırdık…
Şimdilerde ağlama zamanlarımızı unutup öfke zamanlarımızı yaşıyoruz, sen bana taş, ben sana kum hisleri ile kinleşiyoruz…

Artık sıradan bir yaşamın peşinde olma çabasındayım…

Yarın demiştin sevgili, yarın, oysa yarın çok geçti hem de çok geç…
Yaşam, dayanamıyordu bu kadar çileye. Her gün başka bir düşünce, başka bir kıskaç sıkıntı. Tüm düşleri sıralarken, akla gelemeyen yaşam şartları ile uğraş içinde var olamaya çalıştığım veya dik durmaya çalıştığım zamanlar artık çok eskilerde kaldı…

Karanlıklara haykırışım, uzaklarda dinginlik arayışım, geçmişle yaşama mecburiyetim varmış gibi senli cümlelerle yaşayışım ile oldukça eskilerde kaldım…
Sevmenin bedeli oldukça ağır ödenmesine rağmen, kendime bulduğum çıkışlar oldukça etkili oldu sanırım…
Yaz ile kış arasında bir yaşam farkı vardı, soğuklar vardı en azından, senin üşüdüğün, benim bunaldığım zamanlar…
Senin yalanlar söyleyip, benim inandığım zamanlar veya tersi de olabilirdi bu yazdıklarımın.
Senin korkuların vardı benim de yetersizliklerim…

Garip değil mi, zıt yaşamlar güzel günleri beklediğimiz zamanlar vardı. Kendi kendimizi koruduğumuz zamanlar…
Gerçi sen haklıydın az daha cesaretim olmalıydı…
Kendi yaşamımı daha zorlamak oluyordu…
Ama en önemlisi bana anlatmadıklarındı. Belki de böylece beni cezalandırdığını sanıyordun…
Oysa hiç birbirimizle, benden sakladıklarınla yaşaman oldukça güçtü sanırım en uzayan sorun buydu…
Çok sevindiğim günler çok ağladığımız geceler oldu, üst üste yaşadığımız…
Tahammülü zor acılanmalarımız oldu…
Ama yine de birbirimizi doğrularda anlamaya devam ettik…

Tüm düşünceler, beynimde dolaştıkça, bazen kendimden, çoğu zaman da çevremden, kaçıyordum.
Kaçarken de düşünce mazeretlerim hazırdı. Ya da zamanın yoktu ya da mide ağrımın dışında isteksizliğim vardı yaşamın karelerine…
Zaman en çok beni üzen olgu idi…
O kadar çabuk dönüyordu ki, saatin yelkovanı fark etmem de zamanı kaybetmiştim.
Korkularım depreşiyordu, kaybetme korkularım veya elimde var olan yaşamımın devamında, yaşamıma etken çok şeyi kaybetme hislerim çoğalıyordu…
Belki de yalnızlığın kayıp kareleri ortaya çıkıyor ve ben belki de ben kendi kendime vuruluyordum düşsel yığılmalarla…

Kendi kendime yalnızlaşma yürüyüşünde idim sanki…
Defalarca pişmanlık duyduğum aynı düşünceler raks ediyordu beynimde…
Aynı düşünceler, aynı isteklerle karşımda durup çaresizleştiriyordu beni…
Mesela seyahatler, araçlı ve diğer yolculuk imkanları…
Sorunlar ve özlemler ardı arkası peşimden geliyordu…

Zaman zaman kendimden kopuyorum…
Çok şeyi yaşamamış veya unutmuş gibi nefes almaya çalışıyorum…
Zaman zaman unuttuklarım tekrar ortaya atıyor kendini…
Sanki parçalanmış hayat zamanlarım tekrar birbirleri ile birleşip
Korkularım olmuş gibi,
Tekrar kendimi yaşamaya çalışıyorum… Kendi kendime güçlenmek istiyorum,
Sadece kendime güvenim var, sadece kendime inanasım var, karar verme yeteneğim ile…

Oysa çok zor yenilenmek, çok zor sevdiğin birçok şeyi arkada bırakıp, üzerine basmak ve çok zor kabullenmek. Asla yaşamak istemediklerinle tekrar karşılaşmak ve yan yana aynı müziği dinlemek, araçla bir yerlere gidip yemek yiyebilmek…

Yeni oyunlar ve yeni ataklardı ki tahammülüm yoktu. Artık dayanma gücüm yoktu artık yüzüne bakma isteğim veya sesini duyma mecburiyetim yoktu…
Bir çember gibi bu kısım yaşam düzeni yıllar öncesinin tekrarı gibi yüzlerce soruya cevap verme mecburiyeti belki de kendini yönetme çaresizliğim…

Kendi kendine güven duygusu sınavı, kendine ne kadar yetiksin düşlemeye çalışmak bunca kayıp zaman, bunca terk edilmiş varlık düşleri hepsinin ardına sığınmış bir ben ve yalnızlığım…

Kapalı kapılar arkasından yaşam kararları vermek, her günün ardından zaman hesabı yapmak, her pişmanlık yeni bir düş kavramı yaratıp içinde dolaşmak veya dolanmak…
Vaat edilmiş sözler veya terk edilmiş düşlerle başlı başına bir mücadele idi kendimle düşsel savaş veya mücadele…

Artık zaman kovalamacası veya sabır yaşamını kullanmakla yaşam ruhsal tutunma…
Yaşadığım zaman ardı arkası baş edilemeyen bir deneyin bir güç kullanım faktörü.
Sadece düşsel sabır ve benlik mücadelesi…
Kendi kendime güç toplayıp ve yaşamı yeniden güçlendirme…
Tüm hatalar, tüm yanlış adımlar, teker teker arkada kalması düşleri ile yeniden adımlamak hayatı…
Belki de her şey özeldi, güzeldi, ama adımlayışlarım yanlıştı ve fark ettiğim zaman ise çok zaman geçmişti hayatımdan…

Gecenin koyu çaresizliği başlıyordu yeniden yaşamımda…
Yine düşler, yeniden düşünceler, kendi kendime kararsız yaşam zamanlarım başlıyordu…
Pişmanlıkların üzüntüleri hatalarımın sıkıntı veren tekrar düşünüşleri…

Kendime öfke içine düştüğüm girdaptaki çaresizliğime ve hareket sınırlarımın tahditli oluşu, belki de vazgeçtiğim çoğul isteklerimden ruhsal yapıma işleyen hafifleme ve gizli sevinçlerimin hâlâ sebebi yoktu. Sadece birçok şeyden vazgeçmiş olmamdır pişmanlık duygularım olmadan.
Gerçekte bunların sebebi de ondan vazgeçme düşüncelerimin çoğunluğu ve öfkelerime hâkim olup gerçeklerle yüz yüze kalıp kabullenişimdi…

Neden sorularım artık eksiliyordu, onun yerine farklı bir duygu ile nefes almaya çalıştım?
Ve yavaş yavaş onu beynimde tüketiyor ve zamana gerek vardı artık…

Şüphesiz farkında olmadan yaşadığım sayısı belli olmayan günlerin, gecelerin zamanları vardı ömrümüzü didikleyen…
Sanki kurban seçilmiştik birisi veya birileri tarafından, Benliğimizi yok edebilmeleri için veya tutsaklık durumuna düşürülerek çok şeyimizi veya benliğimizdeki güçlü yapılarımı parçaladılar…

Bilmediğim veya tahmin edemediğim benlik acıları tarafımdan yaşamdan bile soyutlanmış olmamla arkasından gelen dağınık yaşamlarla verdiğim benlik savaşındaki kaybedilişlerimdi…
Sadece avutulduk çok güzel övgü ve mertlik tarifleri ile kaç yılım boşluğa düştü?
Kaç yıl ardındaki bu şaşkınlıklarla süren yaşamdan bezmişlik zamanlarında var oldum ve nasıl çıktım bu koyu yalpalayışımdan…

Geçmişi silmek veya en azından yavaşlatılan düşlerle benlik savaşından var oluş…

Mustafa Yılmaz 4
Kayıt Tarihi : 18.3.2018 19:39:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Çok şeylerimi kaybettim şüphesiz, yıllarım ve anılarım çok uzak düşlerde kaldı. Geçici bir yaşam zamanları girdi yaşamıma, değer verdiğim çok şey düzenini değiştirdi. Uykularım sitresle yoğruldu, sadece birkaç şey, birkaç karakter, benle berabermiş gibi hissediyorum. Özlemler dolanıyor beynimin içinde. Çoğu sahipsiz ve isimsiz. Belki kendimde gereken bir değişim hüküm sürüyor. Saygı duyduğum çok şey birçok kişi, en önemlilerimle benle beraber, nefes alıyor. Çok şeyden kaçıyorum, yalnızlığın benzeri olmayan gizeminin içinde varlık gösteriyorum. Birçok kelime, birçok cümle hep aklımda dolaşıyor. Çoğunun gerçekliğinin olmadığını öğrendim, Nazlanmak ve sahte tavırlar artık beynimi oyuyor. Uzaklardan çok az şeyden nefret ediyorum hele biri veya sevdim kelimesini bana çok sık söyleyen sesten nefretimi sakınıyorum.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mustafa Yılmaz 4