Ağlıyor musun, diyor içimdeki ses hırpanicesine, yine ağlıyor musun diyor?
Sabahı zor ettiğin geceleri yine mi, yaşamak isteyip çenelerini iki avucunu içine alıp, ayak topuklarınla sokakların zift kaplamış zemini yine tepikleyecek misin diyor…
Durgunlaşıp, duruluyorum, ardıma bakıp, bana hırpani diyen sesin sahibini arıyorum…
Sadece oysa sadece bir düş görmeydi oturduğum yerde başım avuçlarıma düşmüş, otel odasının loş havasında…
Kendi kendime ürpererek aniden, “asla” diye haykırdım, odanın portakal esansı yayılmış loşluğundan…
Kaçıncı günün gecesi bu ara sıra odadan çıkıp, bir şeyler atıştırıp, yeniden dönüp kitaplardan birinin satırları arasında kayboluyorum…
Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Devamını Oku
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız