Gecenin zalimliğinde
karanlık nasıl yırtılır
ömre bedel yollar
nasıl aşılır
suskun duvarlar
nasıl konuşur
baharın çoşkunluğunda
ırmak nasıl akar
zemherinin ayazında
buz nasıl
oluşur
tereyağından kıl
nasıl çekilir
ve yalnızlık
nasıldır
bilemez
duyamaz
algılıyamazsın
yaşamadıkça
yalnızlığı
bak ben yaşıyorum
it gibi
o kapı senin
bu kapı benim
şu kapı onun
demeden
paldır küldür
gidemiyorum
bir yerlere
niye biliyormusun
karanlık duvarda
kendimi görüyorum
duvarlar tutmuş beni
ırmaklar çağladıkça
ben yazıyorum
yollar uzadıkça
ben yürüyorum
velhasıl
ben yalnızlığı
yaşıyorum
buz gibi
saydam ve de berrak
suskunlaşıyorum
dut yemiş gibi
ürkekleşiyorum
serçenin
ehlileşmediği gibi
bağlanmışım
gecenin prangalarına
ve yalnızlığın kelepçesi
vurulmuş
duygularıma
özgürlüğü arıyorum
zalim karanlığın
yollarında
aşk beni çağırır
gidemem
özgür irademde
nutkum tutulmuş
bağırasım gelir
bağıramam
ve bir gül düşer
dalından
kan akar ırmaklar
söyleşili dilimi
söyletemem
öldürür beni
bu suskunlar
bir ölür
bin dirilirim
bir gider
bin gelirim
bir yerim
bin aç kalırım
tutma tutma beni
kurban olurum
can evimden
vurulurum
kahrolurum
ölüp ölüpte
dirilirim
tutma
tutma beni
yok ki benim
hiçbir yerim
ANKARA
Kayıt Tarihi : 21.1.2008 21:10:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!