S U S K U N L A R
(DÜŞÜNGÜLÜ ELEŞTİRİ)
İşlek bir kalemi olmayan İhsan Oktay Anar, Sultan İkinci Ahmet’in halkına yaşattığı cahiliye iklimini aynasına düşürmüş.
Okurun fantastik romanı sevdiğini düşünüyor olacak ki, aynı izlekle kurgulamaya devam ediyor. Yazar, bu kez de topraktan yaratıldıktan sonra burnuna yaşam nefesi üflenen insanın ölümsüzlük sırrının ney sesinde olduğunu, ‘hayat nağmesi’ni dinleyince ölümsüz olacağını söylüyor. Tabi bu ölümsüzlük bu yeryuvarda bu bedenle değil. Sanım, ‘Amat’ romanında olduğu gibi ahireti kastediyor.
Okurunu sürekli bir çatışma ortamında tutabilen Anar, romanlarında hayaletlerin ve ölümsüzlüğün sırrını çözecekmiş gibi bir izlenim veren kurgu yaratıyor. Okurun içindeki boşluğu doldurmak için sürekli merakı devindiriyor. Şimdiki kavalcılar gibi dini kullanıyor. Dini motiflerle bezeme yapıyor. ‘Amat’ romanında olduğu gibi yazdıkları, semavi dinlerin söylemleriyle örtüşmüyor. Yeryuvarda güzel şeyler yapmaya çalışan ve aklın ışığını bir adım ileri taşıyan kişi ölümsüzlüğü yakalar, diğerleri ise ahiret yurduna (cennet – cehennem) bile gidemez demek istiyor.
Sen altınsın ben tunç muyum?
Aynı vardan var olmuşuz
Sen gümüşsün ben saç mıyım?
Ne var ise sende bende
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta