Yine bir gece yarısı girdin düş'üme... İçim de susuzluk dudaklarım çatlamış, beynimin kırımları uyuşmuştu... Kavuşmaktı niyetim, elimi uzattığım anda kayboldun... Yine yoktun, yoksuldum...
Ne zaman pencereden baksam şehrini aydınlatan yıldızlara, merhametini esirgeyen gözlerin düştü evimin yangını oldun...
Şimdi bu gelişinde güneşini esirgeme benden... Bırak yansın yüreğim, sardığın bedenim, dokunduğun elim...
Ben sustuklarımı çıkarıyorum birbir seriyorum ayaklarına...Sonra sen konuş dinliyorum...Suskularını kus halımın tam ortasına... Ve ne olur artık saklanma bulutların arkasına...
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Devamını Oku
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim