taze bir ölünün başında beklerken taş
hüzün; yükünü yıkar boşluğa
yalnızlık; okunmamış bir sözcük gibi kalır geride
ve zaman geçer
…
bükülür gülün rengi yorulunca
kanar sıcaklığında yalınlığın
rengi atık bir yağmur damlası
biriktirir sesleri geleceğe
badem çiçeklerine üflerken siyah
tiril tiril titrer ırmak
toprağı ısıtırken bir beden
bohçasını toplayıp gider yağmur
denizin peşi sıra
siyah kedilerin geçtiği yerlerde
çürük besteler okunur
ölüm gibi kokar sokaklar
kara dutların tadında saklanırken gece
sarnıçların çürümüş suyundan delilik içilir
küllenmiş bir serçenin gölgesi yansırken göğe
yeşilin sükûtu tükenir
karanlıkta manzaralar dikilir karşımıza
bize ulaşan yolları kısalır
kımıldayamayız yerimizden
…
ölüm sallanır geçmişin rüzgârında
sesi peltek
buz tutmuş sarkıtlarda
sessiz ürpertiler bekleşir
çamurun bir teşbih olduğu yüzlerde
çirkin yaralar ufalanarak dökülür
düğüm atılır küfürlü dudaklara
kurulu bir saatin eşliğinde
tuvalin üzerindeki tozu alır ressam
ve
tablo soluk alır
sonra biz
biz susarız hak fenasının denizinde
13 Kasım 2020
Fatma Leyla DenizKayıt Tarihi : 23.7.2022 21:09:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!