şerefim üstüne, hem de yedi ceddim üstüne yemin ederim ki,
göçmenlerime laf ettirmem bayanlar, baylar; üstelik derim ki:
susarsam, kanımın afrika sıcaklığında bile donar gibi olurum,
incelir en güçlü yanım
tozarım enkazdan beter.
sefil bir sandık açılır, yakasız bir gömlek çıkar ateşten,
bilinmeyen gazilerin gazasından geriye kalmış tek nişan.
söyleyin, onu nasıl taşırım, nasıl yaşarım yaşarken küçülürken?
öfkemin hançeri ancak
kendi gırtlağıma yeter.
susarsam, sarı saltık yedi yerde yedi kere dirilir, kaliakra
kayaları yırtılır narasından. bali baba’nın türbesinde güç yitirir
ayetler. yıldırımlar yağdıramaz bedrettin’in fırtınalı sakalı
deliorman’dan serez’e
boy boy darağacı biter.
susarsam, defteri dürülür, eseri öldürülür bir mazinin mutlaka;
kirletilir tuna kızı, hain içten vurur bizi. plevne’nin şafağında
yiğidim osman paşa’m tükenir mum örneği şipka’ya baka baka.
sökülür, dökülür dağlar,
başlarında figan tüter.
susarsam, gömülmeden üryan kalır, yalan kalır canlarım, tarihi
bilmezlerin kısır belleklerinde. rumeli’m, nazlı gelin, can çekişir
zaman aralığının gelgitlerinde. ufuk, rahminde taşıdıkça o kini,
güneşin yerine orda
utancın meyvesi titrer.
utanç ki, kardeşliğin katlinin simgesidir. demon gibi beslenmiş
öç artıklarıyla. uçurum mezarları kazmış sevgi tohumlarına:
bosna bastırılmış, kosova kusturulmuş, rodoplar susturulmuş...
utanç ki, göçmenlerime
hakarettir, bana yeter.
göçmenim benim, hem onurum, hem zedelenmiş şah damarım,
kasırgalar kavşağından koparılmış öz köküm, kovulmuş küskün kuşum. türküleri birer çığlık, anıları yaralı, öyküleri hep yarım,
düşleri sılada yaşar,
ömrü hep gurbette biter.
çanakkale’ye koşsa da, sakarya’da düşse de, dönüşse de destana
gözleri gerilerdedir. sigaranın dumanında bıkmadan kürek çeker
ve üşür boranında kovulmuşluk duygusunun. sürekli o üvey ana
karartır düş ekranını:
hudut biter, umut yiter.
yine de bayramlık bir gülümseyiş filizlenir derin gamzelerinin
saksılarında. unutma seanslarıyla yama vurur onmaz yaralarına,
ağlarsa, içine ağlar. ruhunu incitmemek için sadık dedelerinin
küfretmez geldiği yere,
“ne de olsa vatanım” der.
vefakâr göçmenim, cefakâr göçmenim, benim tatlı gururum,
senin canlı acınım ben ve asla sana laf söyletmem, çünkü susarsam, nefretimin kutup soğuğunda bile yanar gibi olurum,
incelir en güçlü yanım,
tozarım enkazdan beter.
Kayıt Tarihi : 10.4.2011 09:43:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Ahmet Emin Atasoy](https://www.antoloji.com/i/siir/2011/04/10/susamam-4.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!