Derviş postuna büründüm
süründüm aşk yağını
örümceğin ağını
siper ettim kendime
yar
altın değil gümüş olmaz
sorsam kendi bilmez
kaç ayar
kelebek kanadından baktım ötelere
koma beni göğe yere
ölmeden öldüm guşunda
giyindim beyaz kefen
ah efen
efendim
ah
şeytanın külahına
kurşunsuz silahına
tank olup durdum gölgemle
Hazreti Ali göründüm
Ali'lerden veli olur
veli desen deli mi olur
ah
efen
dim
ah
ahımı efkârımı
ahvalimi sırrımı
o mu idi
yoksa Muharrem
Sırrı mı
gözetir gizli bir göz
yüreğim pare pare
göz göz
derviş postuna büründüm
Fizan'lara sürüldüm
bir tomar kâğıt oldum yaar elinde dürüldüm
ne yazar ki kâğıtta
görülmez mi ağlayan
sor ki neden dertlidir
durmaz akar çağlayan
yar
ah
yar
bu gözyaşı seli midir
ağıtta
ah yar
cefakâr
nar-ı ateşinle külüm
demem o deme değil
herkes yarine Gül der
ben demem sana gül'üm
bu çorak bahçemizde
bulursan bana Gül der
heder
ettim ya ömrümü
yetti keder
ah yar
büründüm yedi renge
girdim düşmansız cenge
gidiyorum sürünerek
kim ne arzu etmiş ise
kime nail oldu erek
ya bilerek ya bilmeyerek
ne sen isterdin böyle
ne ben öyle
kör bıçaklarla bilendik
şeytana çok ilendik
direndik
çok
kalu belâ
gözü elâ
ah yar
deltasında yok olduğum
olmadı gitti umduğum
gözlerinde kulaç kulaç
bitap ve aç
can havliyle
çabaladım
da
yine de
boğuldum
öz suyun yürümese damarlarıma
ağzım dilim kururdu
yansam da narına
vazgeçemem senden yine
aah
yar
nimeti
13/Temmuz/2011/Çarşamba/Bodrum
zehirli ok
Yüksel Nimet ApelKayıt Tarihi : 13.7.2011 13:04:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)