Sürprizlerle gelen günleri seviyorum. Hele bir şeyleri artık öyle değil, böyle yapmaya karar verdiğimiz zamanlarda, bize akla gelmeyen bambaşka yaklaşımlar sunan günleri daha da çok. Yaşamda böylesi günlerin varlığı, yenilerinin de olabilme ihtimalini müjdeliyor çünkü bir yanıyla. Sürprizler, yeni yaklaşımlara olan hevesli açlığımızı sembolize ediyor.
'Okuyucu olmak ciddi iştir' diye düşünüp bu konuda bazı sonuçlar çıkarmıştım kendime. Düşündüm ki; bir kitap okunduğunda onun içindekileri beynine yerleştirmek gerek. Ve buna yardımcı olması adına, bazı satırların altını çizip, yanına çiziktirmeli cümlelerin çağrıştırdığı birikimleri. Öyleyse ilk koşul; kitap kendimizin olmalı.
İşte bu düşüncelerle yoğunlaşmışken aklıma Nietzche geldi. Diyordu ki 'Yeni bir kitap, yeni bir yaklaşım getiremiyorsa onun iyiliğinden nasıl söz edilebilir? '
Okuyucu rolümü usul usul bu düşünceler ışığında değiştirmeye soyunurken; ilk kez kâğıt üzerinde doyasıya kalem oynatabilmek amacıyla bir kitap seçtim kendime ve gidip satın aldım onu: Virginia Woolf`ün Mrs. Dalloway`i.
Oysa, bu kitabın ilk sayfasının ilk satırında sürpriz bir cümle bekliyordu beni:
'Felsefe bir romana yedirilmemişse, bir cümlenin altını kurşun kalemle çizebiliyorsak, güvenle diyebiliriz ki ya felsefede bir yanlışlık vardır, ya romanda, ya da ikisinde birden.'
Önce derin bir nefes alarak, yeniden ve en baştan mı başlamalı düşünmeye? Bu konuda çıkabilecek yepyeni bir sürprizin şimdilik hangi kapının altında olabileceğini de düşünmelerime katarak elbette.
Aynur Uluç
Mor Taka Edebiyat Dergisi
2006 -Sayı 6
Kayıt Tarihi : 6.10.2005 20:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

'iyi ve kötü'nün ötesinde olursa o zaman sürpriz olur sanırım.
yazı bize öğüt vermek derdinde değil..Her ne kadar yazı da önermeler ,dertleşmeler varsa da okuyucuya, asıl derdi bu değil yazının..
Yaşamın yeniden keşfi ve buna vesile olan olaylara dikkat çekiliyor..Buna vesile olan şeylerin yaşamın içine gizlenmiş tevafuklarla (denk gelmelerle) zaten bizi şaşırtacağını söylüyor..Ama şaşırmak geçmişten gelen bilgilerle yeni verilen verilerin mukayesesi suretiyle olabilir ancak.. Dün için mantıklı bir izahtan yoksun olanlar elbette bugün karşılaştıkları yeni şey hakkında da mantıklı bir düşünceye sahip olamazlar. Çünkü ne aradıklarını bilmeyenler buldukları şeye de bir anlam veremezler..
Mutlak ve salt doğruların değil yanlışlamalar neticesinde öğrendiklerimizin asıl ilerlemeyi ve kişisel oluşumumuzu tamamlamayı sağladığını , yanlışlamalarınsa çoğu kez bize bir sürpriz ironi veya skandal şeklinde gelebileceğini hissettirmeye çalışıyor yazı
Şairler samanyolunda bile bir kuyruklu veya kayan yıldızın skandal oluşturmasını bekleyecek kadar ümitli insanlardır aslında..
skandal deyip duruyorum ama umarım bunu paparazzilerdeki anlamında anlamaz okuyucular..
Suna Doğanay
Kitap sayfalarının defter gibi kullanılmasını doğru bulmuyorum. Defter... ne ilginç bir söz. Def ter...
Gidip sözlük karıştıracağım.
:))
TÜM YORUMLAR (9)