Sonsuz bir sürgünden bahsederken, alemi yoktu gelmenin. Gelmeseydi, Kabataş'taki çaycı 5 kuruş daha kazanamazdı fazladan o kadar. Belki kızıl yüzsüzü göremezdim, göreceğim başka günlerden ziyade. Tam da sonsuz bir sürgünden bahsederken... Ne alemi vardı ey alemlerin uzakta olan, nice elsizlerin yüzleri değmişi.
(Gözleri kör olasıca alkol, hep senin suçun zaten)
Bir gece eksik oldun dualarımdan. Tanrı'ma bir bisikletim, bir basket topum, bir 4 sene gardiyanı, bir de senin için dua ettim. Bir gece yoktun dualarımda. Yanımda... Bir gece yanımda... Sarılıp ağlamak, göğsüne yaslanmak ve nice çocukça kavramları özlemeye başladığım, yaşamın uğursuz yüksek basamaklarında, sende kavramlaştı yeniden. Ve seninle koptu yeniden. Şimdi, bir gece dualarımda yoktun.
Hava karanlık, camdan karşı dairenin loşluğu sızıyor,
Yüzünü seçemiyorum
Ama biliyorum
Mavi gözlerin orada duruyor, bana bakmıyor
Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
Evlenir, sedire taşınırlar.
Mektuplar gelir adreslerine:
$en Yuva Apartmanı, bodrum kati.
Kutu gibi bir dairede otururlar.