Az evvel düşen bir kar tanesi gördüm
Ve anladım ki gülüm
Bu dört duvar arasında sensizliğe sürgündüm
Ve yalnızdım; bir taş kadar yalnız
Avluda, zemheride bir başına üşüyen
Servi kadar yalnız
Ve karanlıktaydım
Sensiz; sebepsiz, bir başıma karanlıkta
Yokluğuna yanıp ağlar, adına ağıtlar yakardım
Ne olurdu sanki çıkıp gelseydin
Şu demir parmaklıkların ardından
Gülümseseydin
Gelseydin bana bir gül kadar temiz
Ve karanfil kadar masum
O an ruhumu teslim etseydim
...Kaderim yokluğundu, sensizlikse yazgım
Bir başıma idim ve yalnız
Taş kadar; ölüm kadar, servi kadar yalnız...
Ömrümü verirdim o an
İdama gönüllü gider;
Sehpamı tekmelerdim
Sadece sana bir kere dokunsaydım
Ama aşikardı sana ulaşmanın imkansızlığı
Sana varan lakin sonu olmayan yolda yürürdüm
Yürürdüm; doğmazdı güneş
Bitmezdi gece; salavat getirirdi yıldızlar
Halimi bilmezdin gülüm
Susardım söylenmesi gerekenleri
Tarifsiz acısıyla kıvranarak
Demirlenmiştim
Elimi uzatsam sana ulaşacağım menzile
Anlatılmaz azapları tadarak
Takatim yoktu
Bir kez olsun ‘Seni seviyorum’ diyemezim ancak
Beklerdim gerçekleşmezliğini bile bile gelmeni
Sensizliğe yanıp ağlayarak
Ve lanetler yağdırarak
Kayıt Tarihi : 23.5.2007 15:06:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Karahan Sertan](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/05/23/surgun-144.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!