Üç gardaştık bir zamanlar üç gardaş,
O toprakta, sen zindanda, ben sürgün.
Aklımıza gelir miydi hiç gardaş?
O toprakta, sen zindanda, ben sürgün.
Aynı aşkla dolu idi içimiz,
Bu vatanı sevmek idi suçumuz,
Bir kaderin kurbanıyız üçümüz,
O toprakta, sen zindanda, ben sürgün.
Yıllar oldu onu yolcu edeli,
Sen hapise ben sürgüne gideli,
Demek buymuş bu sevdanın bedeli,
O toprakta, sen zindanda, ben sürgün.
O çiçekti hain eller kuruttu,
Şehid edip omuzlarda yürüttü,
Seni zindan beni gurbet çürüttü
O toprakta, sen zindanda, ben sürgün.
Kendimden çok size gönlüm üzülür,
Sofralarda elim kolum çözülür,
Lokma gelir boğazıma dizilir,
O toprakta, sen zindanda, ben sürgün.
O şehittir ‘şehit’ diye anayım,
Lakin sana çarem yok ki sunayım,
Sen bana yan ben de sana yanayım,
O toprakta, sen zindanda, ben sürgün.
Mümkün değil bu düzenle barışmak,
Bize düşen aynı yolda yarışmak,
Ahrete mi kaldı gardaş görüşmek
O toprakta, sen zindanda, ben sürgün.
Kader hala bize böyle bağ olsun,
Düşmanların yürekleri yağ olsun,
Ne yapalım vatan millet sağ olsun
O toprakta, sen zindanda, ben sürgün.
Arif der ki bu çileler bu ahlar,
Belki bize bu çilede felah var,
Kul bilmesin bizi bilen ALLAH var,
O toprakta, sen zindanda, ben sürgün...
Kayıt Tarihi : 30.3.2002 18:57:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
öncesi ve sonrası ile ÜLKÜCÜ Hareketi anlatıyor.Bir bakıma muhasebe yapıyor.
Ozan Arif, hala yazıyor ve söylüyor.Nefesine kuvvet versin ALLAH.
İlk yürüyüşleri.
Hergele meydanından, pencerelerden seyrediyoruz. Bir grup, Çemberlitaş’tan sloganlar atarak ilerliyor Aksaray'a doğru.
Yakalarında Atatürk’ün kalpaklı resimleri.
Bir kısmında Orak çekiçli, bir kısmında kızıl yıldızlı bayarak…
Sanki Atatürk “Kızıl”dı(!)…
Sanki Türk işçisi “oraklı - çekiçli”ydi(!)…
Ne günlerdi o günler!..
Her gün bir kavga, her gün, bir ölüm…
Her gece afiş asma yarışı ve savaşı.
Paylaşılamayan sokaklar…
Olaysız gün yoktu sanki.
Ne gündü o günler!..
Hergele meydanı baskınları, karşılıklı sloganlar, restleşmeler ve köşe kapmacalar…
Ya merkez üniversite!
Turan Emeksiz!..
Ozan Arif gardaşımızı o günlerden biliriz. O günlerden beri severek ve coşku ile dinler ve okuruz şiirlerini.
Tam bir ülkü adamı, tam bir idealisttir.
Her ne kadar zaman zaman haksızlıklara göğüs germek zorunda kalsa da…
Hangimiz kalmadık ki?
Bizim için haksızlık, kendimizden gelenlerdi. Yoksa mücadelesini verdiğimiz davanın dışındakilerin yaptıklarını haksızlık olarak görmedik, göremezdik. Çünkü onlar da kendi savaşımlarını veriyorlardı.
Bizim için en acı olanı, bizden gelen, bizden bizi tecrit eden, bizden bize uygulanan haksızlıklardı.
Çoğu zaman da “emir kulu” olmadığımız içindi, uğradığımız belalar.
Üç gardaş.
Biri Hakkın rahmetine kavuştu, davası uğruna, ülküsü, idealleri uğruna…
Biri sürgünde…
Biri zindanda…
“Bir sağdan, bir soldan(!)…” diyordu bir ses. Hakkaniyetli davranmışlar(!)…
Adaleti yerine getirmişler(!)…
Zindanlarda ve sürgünlerde…
İşkence hanelerde, çile odalarında…
Sökülen tırnaklar, kırılan kaburgalar, yamultulan dizler!..
Burunlar, ağızlar dolusu kan…
Sırtta sopa, ellerde urgan…
“TABUTLUKLAR!..”
Vatan için, millet için, cumhuriyet için, demokrasi için, hürriyet için ve bağımsızlık için…
Atalarımız için, Atatürkümüz içindi bütün mücadele…
Kızıl bayrak altında değil!..
Orak – çekiçli bayrak altında değil.
Ağızları dolduran pos/pis bıyıklı, Mao bıyıklı, Lenin favorili değil.
Parkalı, kapüşonlu, saklı gizli değil…
Türk gibi, atam gibi, mümin gibi temiz görünümlü ve kıyafetli…
Alnı açık yüzü akça…
Gönlünde kendi sevdasıyla…
Hakkın rahmetine mazhar olanlar…
Zindanda ve sürgünde unutulanlar…
NE GÜNLERDİ O GÜNLER!..
…
Günün Şairi Ozan Arif’i bütün kalbimle, en içten sevgi ve saygılarımla kucaklıyor, kalemi, ilhamı, davası daim olsun diyorum.
İyi ki bu millet sizler gibi yüce gönüllü, yüce idealli, yüce ülkü sahibi yüreklere sahip.
Sesimiz oluyorsunuz, yüreğimiz oluyorsunuz.
Zikrimiz, fikrimiz oluyorsunuz…
Hikmet Çiftçi
17 Ocak 2014
“GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”
TÜM YORUMLAR (10)