Belki buradaydım
Belki de gitmiştim
Yoksa doğmamış mıydım henüz?
Henüz açmamış mıydı
Bahçemizdeki nar ağacı
Maviye gözlerini
Öyle sandınız
Ben kanarken
Kaldırımlar ıslak
Camlarda yüzüm
Çizdiğiniz her resim
Unutmadığım asla
Sayfalarını çeviriyordu içinden hayatın,
Kaç kez terkedildiğini saymadan,çabuk
Tek mavilere morlara takıldı...
Mavi ilk kızlığıydı,kırmızı değil..
Türküleri koptu geldi içinden
Açık mavi,koyu mavi,mavi mavi..
Gün doğardı yaylalara bazen
Orman saçını tarardı rüzgarla
Yakın köylerden yanık ekmek kokusu
Sarardı dağlarını suskunluğun korkusu
Yağmurlar sağnak,deli
İçimde derin bir çöl
Öyle bakma
Karası kan gece gözlerin
Versin
O dipsiz kuyudaki
Ay taşının hesabını
Söyle
Boğuluyorum
Güneşin saçları dolaşıyor ayaklarıma
Düşüyorum
Düşünce bir ışığın ardına
Üşüyorum
Sözcüklere yüklüyorum göçlerimi
Vardım kapısına
Bir avuç beyaz inci
Saçıldı gökyüzüne.
Vardım kapısına
Bir şefkat mermisi
Saplandı yüreğime.
Düşünde gör beni
Düşün de gör...
Kop vedaların yanmalarından
Gel aç
Badem çiçeklerine inat
Söz kesme kasırgalardan
gözlerin ateş topu
kirpiklerinde islere dokunmak
serilmek közüne yangınlarının
ormanı kaybetmek pahasına
Ruhumun en kırılgan desenleri
İşlenirken ilkbaharda
Solgun benzimde şile bezleri
Yanaklarımda kat kat izleri
Silgim bitti...
İçimde ne çok ekim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!