Kelebekler uçuyor rengarenk özgürlüğün simgesi
Nisan yağmurları düşüyor toprağa dünden hevesli.
Taze kır kokuları yayılıyor sessizce yeryüzüne,
Ve bir yolcu bilinmeze kanat açıyor tedirgin.
Ne uzun yolmuş ki yirmibeş senedir molası yok.
Hep gurbeti çekti ciğerlerine sılayı gözledi eşiklerde,
Gün oldu en güzeli sundu hayat ona,
Gün oldu altın kafesler sardı yüreğini.
Sırtlandı yaşamı anadan babadan ırak ellerde,
Hırçın dalgalara anlattı kendini şafak sökerken.
Belki dinledi kimbilir belki de tınmadı deniz.
Bir açsak yüreğini ah bir açsak neler dinleriz.
Üç yiğide merdiven oldu çelik ayaklı,
Nakış gibi işledi her birini sakındı yelden.
Gecelerden başka şahidi olmadı gözyaşlarının.
Ah dedi gurbet ah gurbet beni mi buldun?
Anadan ayrılan neden ben oldum?
Sılaya dönüş olur mu artık bilinmez,
Girilen bu yoldan geri dönülmez.
Ufukta bir küçük ışık görünmez,
Ah dedi gurbet ah gurbet beni mi buldun?
Babadan ayrılan neden ben oldum?
Yuvadan ayrılan neden ben oldum?
(İstanbul 20 06 2007)
Süleyman ErgülKayıt Tarihi : 23.4.2008 00:43:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bir gurbet hikayesi....
![Süleyman Ergül](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/04/23/sureyya-9.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!