İçimde kaldı mahrem-i aşktan, uhrev-i aşka giden sevaplarımız.
Takvalı parçacıklar kaldı, sardı anılardaki karanlık zarlarını.
Ne atsam sen düşüyorsun göz kapaklarımdaki çehreye.
Münevver, mülayim, muallim, bin bir kelime-i lügatsın sen.
Ben kelime-i kekemeydim, telaffuz edemedim seni hiç bir dilde.
Maana bende kaldı, her tercüme şirkti, anlamsız kaldı.
Terbiye etmiştik zamanı bizde kalacaktı, Kelebeğe kondu, ömründen aldı.
Sirayet etmişti Züleyhadan bana aşk, kalp Cebrailsiz kuyuda saklandı.
Misk-i amber kokusuydu senden kapımı çaldı, zikrim gökkubbede intihara kalkıştı.
Şeytan bize ebedi aşka karşılık herhangi bir elma dahi tattırmadı.
Ayrı dünyalara düştük, sen şarkın ben ise garbın azabına daldım.
Tövbesiz geçen yüz yılın ardından aşk, siretül aşktan suretül aşka dönüştü.
Ben günahkar, sen günahkar, aşk günahkar kaldı...
Kayıt Tarihi : 30.10.2021 02:06:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!