Hangi mazlumun duasısın sen,
Arşları delen?
Hangi yaratılmışın zerrelerinde saklı sırrın?
Kâinatın her nefesinde,
Bir yıldızdan düşen izi sürdüm dudaklarında.
Varlığın kadim şifresisin sen,
Tenime işlenmiş her hecede.
Gizlenir gök yankılarında,
Sana dokunan her söz.
Evvel ile ahir arasında,
O ince nurdan yol olur.
Göğsümün sahrasına bir seccade sererim,
Suretin, toprağın alnında filizlenir.
Bir dağın sırtında yankılanan kelamsın sen,
Ey aşk,
Gözbebeklerime sızan ayet!
Her bakışın, bir vahiy gibi içime devrilir.
Sen, gecenin en sessiz duasısın,
Kalbin her vuruşunda semayı yaran ezgi.
Her nefes, sonsuzluğun nefesine değdiğinde,
Adını çağırır bedenim,
Bir suret, bir hayal, bir hakikat olarak.
Yedi kat gökten süzülen bir kelimedir adın,
Düşer ellerime.
Aşk peşinde yürüyen ömrüm,
Bir nisan yağmurunda filizlenip,
Bir aralık rüzgârında savrulur.
Aynada kendime değil,
Senin yüzüne bakarım.
Çünkü sen,
Suretime mühürlenmiş
Ezeli bir yankısın.
Ve bil ki;
Gök ile yer arasında,
Aşkın rüzgârıyla kanat çırpan kuşların duasında,
Kuraklığımı besleyen her damla yağmurda,
Hep sen varsın.
Kayıt Tarihi : 20.11.2024 09:10:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
tüyleri diken diken bu mısralarının,
envai tecelliyatlarıyla geçecek,
bereketli ve afiyet üzere,
uzun ömürler diliyorum...
TÜM YORUMLAR (1)